Arayan Ä°nsan
Ä°slam'a GiriÅŸ

Ayetleri DoÄŸru Anlamak Ä°çin
Hadislere Olan Ä°htiyaç
Prof.Dr.Enbiya Yıldırım'ın Kur'an Bize Yeter Söylemi (Takdim: 2019) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
​
Hadisler olmadan ayetleri anlamakta ne kadar zorlanacağımıza, keza ayetlerin manalarının tahrif edilmesi önündeki en büyük engelin hadisler olduÄŸuna dair aÅŸağıda vereceÄŸimiz örnekler Allah Rasulünün Ä°slam dairesi içindeki sarsılmaz konumunu bizlere tekrar hatırlatacaktır.
​
Ezan Okunması
“Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eÄŸlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düÅŸünemeyen bir toplum olmalarındandır."
​
“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çaÄŸrıldığınız zaman, hemen Allah’ın zikrine, zikri olan namaza koÅŸun. AlışveriÅŸi bırakın. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”
​
Kur’an’da ezandan bahseden ayetler bunlardır. Lakin buralarda namaza nasıl davet edileceÄŸimiz hususu geçmez. Tam tersine Kur’an, bunun müminler tarafından zaten bilindiÄŸi kabulü üzerinden konuÅŸur. Bu durumda bizler, metni Kurunda geçmiyor diyerek ezanı yok mu sayacağız?
​
Abdesti Zorunlu Kılan Nedenler ve Abdest Alma Şekli
Kur’an da abdestle ilgili olarak iki ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde abdestin neden alınması gerektiÄŸi anlatılırken birisinde abdestin nasıl alınacağı ayrıca ifade edilir. Önce ayetleri zikredelim:
“Ey iman edenler! Siz sarhoÅŸ iken ne söylediÄŸinizi bilinceye kadar cünüp iken de -yolcu olan müstesna-gusül edinceye kadar namaza yaklaÅŸmayın. EÄŸer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Åžüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.”
​
“Ey Ä°nananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, baÅŸlarınızı meshediptopuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. EÄŸer cünüpseniz yıkanıp temizlenin. EÄŸer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki ÅŸükredesiniz.”
​
Bu ayetlere bakıldığı zaman, cünüplük nedeniyle gusül alınması dışında abdesti bozan bir ÅŸey olmadığı ortaya çıkmaktadır. Buna göre yellenmenin abdesti bozmaması gerekir.
​
Abdestin alınma ÅŸekline gelince, ikinci ayette aÄŸza ve buruna su verilmesinden, bazı azaların üç kez yıkanmasından söz edilmemektedir. Bu durumda bunları yapmaya gerek yoktur.
​
Yukarıda zikrettiÄŸimiz iki ayette cünüp olan kimsenin yıkanması emredilmektedir. Buralarda cünüplük ile kastedilenin bizim bildiÄŸimiz anlam olduÄŸunu söyleyebilmek için dini literatürü bilmek gerekir. Bu anlam Ä°slam ile birlikte yüklenmiÅŸ özel bir durumu kastetmektedir. Çünkü kelime, aslı itibarıyla uzaklaÅŸmak anlamındadır. Dolayısıyla kelime anlamı üzerinden hareket edildiÄŸinde mana ÅŸöyle olacaktır: “EÄŸer uzak iseniz temizlenin.” Ayrıca bu kelimenin yakın, boyun eÄŸmeyen, yakına inen yabancı, yolculukta arkadaÅŸ gibi anlamları da vardır ki o zaman iÅŸin içinden çıkılmaz hale gelinecektir. Velhasıl, söz konusu kelime lügat anlamıyla cünüplük anlamına gelmemektedir.
​
Namaz Vakitleri
Kur’an’da namaz vakitlerinin tam olarak ne zaman baÅŸlayıp ne zaman bittiÄŸi net olarak ifade edilmemiÅŸtir. Keza beÅŸ vakit içinde yer alan iki namazı ayetlere bakarak kesin olarak tespit etmek asla mümkün deÄŸildir. Lakin aynı Kur’an’da ÅŸöyle buyrulmaktadır:
“Namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.”
​
Bu durumda sadece Kur’an diyenlerin yapmaları gereken iki ÅŸey vardır. Birincisi, namaz vakitleri net olarak belirlenmediÄŸi için diledikleri zaman namaz kılmalarıdır. DiÄŸeri de iki vakit namaz Kur’an’da açık olmadığı için bunları kılmamaları, üç vakitle yetinmeleridir.
Meseleyi netleÅŸtirmek için bahsi biraz daha açalım:
Kur’an’da namazlar ve bunların eda vakitleri hususunda müracaat edilen baÅŸlıca ayetler ÅŸunlardır:
“Namazlara ve orta namaza devam edin.”
​
Bu ayette namazların kılınması emredilmekte, ancak net bir tanımlama yapılmadan orta namaza devam edilmesi istenmektedir. Bunun hangi namaz olduÄŸunu anlamak mümkün deÄŸildir. ÖÄŸle, ikindi ve hatta akÅŸam olma ihtimali vardır.
“Gündüzün her iki tarafında ve gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl!”
​
Bu ayette geçen gündüzün Ä°ki taraf ifadesi oldukça tartışmalıdır. Birincisini sabah olarak anlamak mümkün olmakla birlikte diÄŸer taraf ile kastedilenin ne olduÄŸu net deÄŸildir. Nitekim muradın öÄŸle ve ikindi namazları olduÄŸu söylenmiÅŸtir. Gecenin ilk saatleri ile de akÅŸam ve yatsı namazlarının murad edildiÄŸi dile getirilmiÅŸtir. Ayrıca gündüzün diÄŸer tarafı ile akÅŸam, gecenin ilk saati ile de yatsının kastedildiÄŸi de söylenmiÅŸtir. Daha baÅŸka izahlar getirenler de olmuÅŸtur. Çünkü ayetin ibareleri yoruma son derece açıktır.
“GüneÅŸin batıya yönelmesinden gece karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Sabahleyin de Kur’an okumayı yerine getir. Zira sabah Kur’an’ı ÅŸahitlidir.”
​
Ayette güneÅŸin batıya yönelmesinden sonra namaz kılınması istenmektedir. Bazıları bunu sadece öÄŸle namazı, bazıları da öÄŸle ve ikindi olarak anlayabilir. Gece karanlığı ifadesi de akÅŸamı veya yatsıyı veyahut da her ikisini kapsayabilir. Ayetin sonunda yer alan sabahleyin Kur’an okumayı sabah namazı olarak anlamak son derece uygundur, ancak bunu sadece Kur’an okumak olarak anlamaya da engel yoktur. Çünkü ayet bu kısmı “Kur’an okumak” olarak öncesinden ayırmıştır.
“Onların dediklerine sabret; güneÅŸin doÄŸmasından ve batmasından önce rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündüzün taraflarında (iki ucunda) da tesbih et ki rabbinin rızasına eresin.”
​
Bu ayete getirilen yorumlar çok farklı olmakla birlikte birkaçı ÅŸöyledir:
-
GüneÅŸin doÄŸmasından önce: sabah namazı.
-
Batmasından önce: ikindi namazı.
-
Gece saatlerinde: teheccüd namazı, akÅŸam ile yatsı namazları.
-
Gündüzün taraflarında: öÄŸle ve ikindi namazları, öÄŸle ve akÅŸam namazları.
GörüldüÄŸü üzere net ifadeler olmadığından dolayı sabah dışındakilerde hangi namazın kastedildiÄŸi hususunda farklı yorumlar yapılmıştır. Böylesi yorumlar yanında bu ayette namaz ifadesinin doÄŸrudan geçmediÄŸinden hareketle sadece Allah’ın hatırlanmasının istendiÄŸi yorumu da yapılabilir. Buna hiçbir engel yoktur. Dolayısıyla insan ister namaz ile isterse sadece anmak suretiyle rabbini tesbih edebilir!
“Onların dediklerine sabret; güneÅŸin doÄŸmasından ve batmadan önce rabbini hamd ile tesbih et.”
Bu ayette kastedilenin sabah ve ikindi (keza öÄŸle) namazları olduÄŸunu söylemek mümkündür. Bunun yanında sadece Allah’ın tesbih edilmesinin istendiÄŸi de iddia edilebilir.
“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabahleyin ve akÅŸamları rabbini an. Gafillerden olma.”
Ayette “sabahleyin ve akÅŸamlan” ifadesi geçmektedir. Günün baÅŸlangıcı ile sonu zikredilerek her ikisi arasında bulunan beÅŸ vaktin kastedildiÄŸi, her vakitte anmanın istendiÄŸi söylenmiÅŸtir. Keza “sabahleyin ve akÅŸamlan” ile sadece iki vakit, isimleri verilmeden kastedilmiÅŸ de olabilir. Bununla birlikte ikindinin kastedildiÄŸini söyleyenler de vardır. Her ÅŸey bir yana, ayette doÄŸrudan namazdan bahsedilmediÄŸi gerçeÄŸini unutmamak gerekir.
“Rabbinin adını sabah akÅŸam an.”
​
Ayette sabah ve ikindi namazlarının kastedildiÄŸi söylendiÄŸi gibi Ä°kincisiyle öÄŸle ile ikindinin kastedildiÄŸi de belirtilmiÅŸtir. Bunun yanında gündüzün baÅŸlangıcı ile sonu zikredilerek insanın her zaman diliminde Allah’ı anmasının gerekli olduÄŸu vurgulanmıştır da denmiÅŸtir.
“Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiÅŸ olanlar, sabah namazından önce, öÄŸleyin soyunduÄŸunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girmek için) sizden üç defa izin istesinler.”
​
Bu ayette çok açık bir ifadeyle sabah ve yatsı namazları zikredilmektedir.
​
Sonuç olarak, beÅŸ vakit namazın “her birini” net olarak Kur’an da tespit etmek mümkün olmadığı gibi namazların vakitlerini belirlemek hiç mümkün deÄŸildir. Hatta güneÅŸin doÄŸmasından önce kılınacak sabah namazının vaktinin ne zaman girdiÄŸini bile Kur’an’dan anlayamayız. Bu nedenle Allah Rasulünün anlatımına ve uygulamasına müracaat etmek en uygunudur. Sadece bu örnek bile peygamberimizin Ä°slam'ı anlamamızdaki ve yaÅŸamamızdaki önemini ortaya koymaya yetmektedir. Bunu yapmayanların bir kısmının ise sabah, gündüz ve akÅŸam (yatsı) vakti olmak üzere üç vakit (rekatlarını da kendilerine göre ayarlayarak) namaz kıldıklarını görebilmekteyiz.
​
Namazın Eda Şekli
Allah muttakileri tanımlarken ÅŸöyle buyurmaktadır:
“Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiÄŸimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.”
Ayette geçen “yukimun” kelimesi eda etmek, fiili olarak yerine getirmek anlamındadır. Yani namazın uygulamalı olarak ifa edilmesidir. Nitekim baÅŸka bir ayette namazın eda edilmesi ÅŸöyle istenmektedir:
“(Rasulüm!) Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyan Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüÄŸüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.”
Velhasıl ayetler uygulamadan söz etmekte, ancak ibadetin nasıl eda edileceÄŸi belirtilmemektedir. Ayetlerde secde ve rükû ÅŸeklinde genel ifadeler geçmektedir. Åžu ayette olduÄŸu gibi:
“Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.”
​
Ayette, namazın secde ve rükûsu yanında diÄŸer bölümlerin nasıl eda edileceÄŸi, velhasıl erkanı zikredilmemiÅŸtir. Öyleyse Hz. Peygamberin uygulamış olduÄŸu eda ÅŸekli Allah tarafından onaylanmıştır. Bu da bizim hadislere ve sünnete olan ihtiyacımızı ortaya koymaktadır. Hadisler, keza ümmetin kuÅŸaklar boyunca birbirlerine aktardıkları sünnet olmasa biz namazın nasıl eda edileceÄŸini asla bilemezdik.
​
Esasında önümüzde iki şık bulunmaktadır:
-
Bize emredileni kendi anlayışımıza göre yerine getirebiliriz. Bu durumda herkesin namaz kılma ÅŸekli deÄŸiÅŸkenlik arz edecektir.
-
Bu emre kendisi de muhatap olan Hz. Muhammed ve arkadaÅŸları nasıl namaz kılmışlarsa bizler de onlar gibi kılarız. Bunu yaptığımızda Kur’an’ı en iyi anlayan ve neyin, niçin, nasıl emredildiÄŸini bilene yani kitabı getirene uymuÅŸ oluruz.
Burada iki hususu daha zikretmek gerekmektedir:Ayetlerde “mescid”lerden bahsedilmektedir. Kelime itibarıyla mescid, secde edilen yer anlamına gelmektedir. BaÅŸka bir ifadeyle ibadet mekanıdır. Demek oluyor ki, insanların birlikte ibadet etmeleri için mescid denilen binalar yapılmaktadır. Birlikte ibadet yapılacak ise, eda edilecek ibadetin de aynı olması gerekmektedir. Herkesin kendince ifa edeceÄŸi ve kargaÅŸanın yaÅŸanacağı bir durum için mescid inÅŸa etmeye gerek yoktur. Çünkü bu durumda bir araya gelmenin anlamı kaybolmuÅŸtur.
​
Üzücü olan ÅŸudur ki, namazı emreden ve edasının nasıl olacağıyla ilgili rüku, secde gibi temel direktifleri veren Kur’an’ın söz konusu emirlerinin nasıl icra edileceÄŸi ve edasında ne okunacağı noktasında yöneltilen soruya “sadece Kur’an” diyenlerin bir kısmı ilginç bir cevap vermektedir:
“Bunun uygulama ÅŸekli insana kalmıştır. DilediÄŸi ÅŸekilde namazı kılıp rükû ve secdesini yapabilir. Rekat sayıları da insana bırakılmıştır. Bazen ruhsal durumu çok uygun olur birkaç rekatlı namaz kılabilir, bazen de tek rekatla yetinebilir. Dolayısıyla eda ÅŸekli tamamen bireylere bırakılmış bir namazdan söz edilmektedir.”
​
Bu durumda ümmetin çaÄŸlar boyunca nesilden nesile aktararak devam ettirdikleri uygulamaların bir önemi yoktur. Namaz diye kıldıkları ÅŸey bir gelenekten ibarettir. Böyle olunca da Hz. Peygamber’in, sahabilerin ve ondan sonraki tüm süreçlerde Müslümanların namazı eda ediÅŸ ÅŸekilleri, cemaatle kılmak da dahil olmak üzere inkâr edilmiÅŸ olmaktadır.
​
Cuma Namazı
Kur’an’dan cuma namazına delil olarak getirilen ayetler ÅŸunlardır:
“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çaÄŸrı yapıldığı (ezan okunduÄŸu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koÅŸun ve alışveriÅŸi bırakın. EÄŸer bilmiÅŸ olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma) namaz kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluÅŸa erersiniz.”
​
Ayetlere bakarak ÅŸu tespitleri yapabiliriz:
-
Ä°lk ayette cuma günü namaza çaÄŸrı yapılmaktadır. Bu herhangi bir vakit namazı olabilir. Dolayısıyla cuma namazı burada geçmemektedir.
-
Kaç rekat olduÄŸu, nasıl kılınacağı, kıraatinin nasıl yapılacağı ve hutbesi ayette zikredilmemektedir.
Anlaşıldığı üzere, cuma namazına dair ne varsa biz bunları hadislerden ve siyerden öÄŸreniyoruz. Bunlara itibar etmeyenin ise cuma namazına gelmemesi gerekir.
​
Zekâtın NeliÄŸi ve Nasıl VerileceÄŸi
Kur’an’da zekatın verilmesiyle ilgili pek çok ayet bulunmaktadır. ÖrneÄŸin bir ayette ÅŸöyle buyrulmaktadır:
“Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliÄŸi Allah’ın katında bulacaksınız. Åžüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.”
​
Bu ayeti okuduÄŸumuzda aklımıza ÅŸu sorular gelecektir: “Zekât nedir? Neye göre, hangi mallardan ve ne kadar verilir?” Dolayısıyla emri yerine getirmek isteyen insanın önce konuyla ilgili bilgilendirilmeye ihtiyacı vardır. Bunu yapacak olan da Hz. Muhammed’dir. Zaten ayetler de bunu talep etmektedir:
“Ä°nsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düÅŸünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an’ı indirdik.”
“Biz bu kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düÅŸtükleri ÅŸeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.”
Demek oluyor ki, ayetleri tebliÄŸ etmek yeterli olsaydı, Allah peygamberimizden açıklamasını istemezdi. Sadece zekât örneÄŸi bile Hz. Peygamberin açıklama yetkisi olduÄŸunu göstermektedir.
​
Oruç
“Sabahın beyaz ipliÄŸi (aydınlığı), siyah ipliÄŸinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın.”
​
Bu ayette geceye kadar oruç tutulması istenmektedir. AkÅŸam ile gece arasındaki fark hepimizin malumudur. Ek bir kaynak olmadan, buradaki gece ile akÅŸamın kastedildiÄŸini hiç kimse ispat edemez. Lakin bizler deliller ışığında ayeti, “gündüzün bittiÄŸi vakte, gecenin baÅŸlangıcına, yani güneÅŸin batışına, baÅŸka bir ifadeyle akÅŸama kadar” diye anlamaktayız. Aynı ÅŸekilde oruç esnasında bir ÅŸey yenip yenmeyeceÄŸi, cinsel iliÅŸkiye girmenin cezasının olup olmadığı gibi hususlar ayetlerde geçmemektedir.
​
Hac
Ayette Kabe’den, Makamı Ä°brahim’den bahsedilmekte, yüzümüzü Mescidi Haram tarafına dönmemiz, Safa ile Merve arasında sa’y etmemiz, Arafat’tan ayrılıp MeÅŸ’ari Haram’da Allah’ı zikretmemiz istenmektedir. Zikredilen yerlerin neresi olduÄŸunu Kur’an’dan öÄŸrenemiyoruz. Ayrıca haccın uygulama ÅŸekli ve tertibi ile ilgili olarak da ayetlerde bilgi yoktur. Ayetlerde zikredilen ihramın ne olduÄŸu ve nerede giyilip çıkarılacağı hususu da Kur’an’a bakarak anlaşılamaz. Keza "Hac belli aylardadır...” denmekte ancak bu ayların hangileri olduÄŸu (Åževval, Zilka’de, Zilhicce) Kur’an’da geçmemektedir. Bütün bu soruların cevabını Hz. Muhammed’in hadislerinde ve ulemanın izahlarında bulmaktayız.
​
Kur’an'daki Åžahıs, CoÄŸrafya ve Tarih... Merkezli Anlatımlara Örnekler
Şu ayette hangi savaşın kastedildiği belirtilmemektedir:
“Onlar size yukarınızdan ve aÅŸağınızdan gelmiÅŸlerdi; gözler de dönmüÅŸtü, yürekler ağızlara gelmiÅŸti; Allah için çeÅŸitli tahminlerde bulunuyordunuz.”
​
Burada kastedilenin Hendek olduÄŸunu rivayetlerden öÄŸreniyoruz. Keza savaşın sürecini de bize rivayetler öÄŸretmektedir.
“Ve (Allah), onların kalplerini birleÅŸtirmiÅŸtir. Sen yeryüzünde bulunan her ÅŸeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleÅŸtiremezdin fakat Allah onların aralarını bulup kaynaÅŸtırdı. Çünkü o mutlak galiptir, hikmet sahibidir.”
​
Bu ayette Evs ve Hazrec arasındaki yıllara varan husumetin Allah (İslam) sayesinde ortadan kalktığı belirtilmektedir. Ancak Evs ve Hazrec adı keza iki kabile arasındaki sorunlar bu ayette yer almamaktadır.
“Ve sana yakîn gelinceye kadar rabbine ibadet et!”
​
Bu ayeti, elimizde kaynaklar olmazsa ÅŸöyle anlamamız pekala mümkündür: “Ve sana olgunluk gelinceye kadar rabbine ibadet et. (Olgunlaşıp kemale erince ibadeti bırakabilirsin, çünkü artık ihtiyacın olmayacaktır).” Oysa yakîn kelimesi burada ölüm anlamındadır ve tefsirler bunu açıklamıştır.
​
Evlatlıkların boÅŸadığı kadınlarla evlenmekten bahseden ayette ÅŸöyle geçmektedir:
“Allah’ın nimet verdiÄŸi ve senin de nimetlendirdiÄŸin kimseye: ‘EÅŸini bırakma, Allah'tan sakın.’ diyor, Allah’ın açığa vuracağı ÅŸeyi içinde saklıyordun. Ä°nsanlardan çekiniyordun; oysa Allah’tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eÅŸiyle ilgisini kestiÄŸinde onu seninle evlendirdik, ki evlatlıkları eÅŸleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda müminlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah’ın buyruÄŸu yerine gelecektir.”
​
Biz Kur’an dışı tüm tefsirler ile hadis kitaplarını bir yana bıraktığımızda bu ayeti anlamamızı kolaylaÅŸtıracak ÅŸu sorular cevapsız kalacaktır:
-
Ayette geçen Zeyd kimdir? Allah niye onu kitabına almıştır? Adını anmasının özel bir gerekçesi var mıdır?
-
Allah’ın ona vermiÅŸ olduÄŸu nimet nedir?
-
Ayette Hz. Peygamber’in birine bir iyilik yaptığından bahsedilmektedir. Bu iyilik nedir?
-
Hz. Peygamber’in o kiÅŸiye eÅŸini nikahında tutmasını söylediÄŸi aktarılmaktadır. Bu eÅŸ kimdir? Ayette ondan söz edilmesinin hikmeti nedir? Bu kadının bir hususiyeti var mıdır?
-
Hz. Peygamber’in o kadına karşı içinde bir ÅŸey gizlediÄŸinden bahsedilmektedir. Bu ÅŸey nedir? Sevgi midir, kadının konumu mudur, maddi imkanları mıdır? Ayrıca Hz. Peygamber gizlediÄŸi ÅŸey hususunda niçin insanlardan çekinmektedir?
-
Ayette geçen “ed’iya (evlatlıklar) ile kastedilen anlamın ne olduÄŸunu nasıl tespit edeceÄŸiz? Delilimiz nedir? Herhangi bir kaynaÄŸa güvenemeyeceÄŸimize göre, bu kelimeye neye göre anlam vereceÄŸiz? Sözlükler de sonuçta ayet ve hadisleri delil olarak kullanan insanlar tarafından kaleme alındığına göre onların çalışmalarına bakmamamız gerekir ki bu durumda müracaat edeceÄŸimiz bir dayanak kalmamaktadır.
“Ebu Leheb’in elleri kurusun... Kurudu da! Ne zenginliÄŸi ve ne de kazandığı ona fayda verdi! Alevli bir ateÅŸe maruz kalacaktır (o)! Onun karısı da... Odun hamalı olarak! Boynunda hurma lifinden bir ip olduÄŸu halde!”
-
Ayette künyesiyle bahsedilen Ebu Leheb kimdir? Adı nedir? Ä°slam öncesi bir dönemde mi yoksa peygamberimiz zamanında mı yaÅŸamıştır? Kötü biri olarak zikredilecek kadar ne yapmıştır? Hayat öyküsü nasıldır? Bu kiÅŸi baÄŸlamında ayetler bize ne mesaj vermektedir?
-
Ayette “karısı” niye zikredilmiÅŸtir? Allah’ın gazabını çekecek kadar ne iÅŸ yapmıştır?
“Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? Onların kötü planlarını boÅŸa çıkarmadı mı? Onların üstüne sürü sürü kuÅŸlar gönderdi. O kuÅŸlar, onların üzerlerine piÅŸkin tuÄŸladan yapılmış taÅŸlar atıyordu. Böylece Allah onları yenilip çiÄŸnenmiÅŸ ekine çevirdi.”
Bu ayetlerde bir olaydan bahsedilmektedir. İnsan ister istemez şu soruları sormak durumunda kalmaktadır:
-
Fil sahipleriyle anlatılan olay nedir, ne zaman ve nerede gerçekleÅŸmiÅŸtir?
-
Planları nelerdir?
…