top of page
mozturk.png

İslam'dan Sosyalizm Üretme Denemesi

Prof.Dr.Mustafa Öztürk'ün ÇaÄŸdaÅŸ İslam DüÅŸüncesi ve Kur'ancılık (Ankara Okulu: 2013) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

Kur’an’a dönüÅŸ veya Kur an merkezli İslam söylemi, dinî düÅŸünceyi geleneksel tortulardan arındırıp saflaÅŸtırmayı hedef göstermekle birlikte, bu söylem pratikte salt Kur’an metninden hareketle yeni bir din ihdas etmek ve bunun için de çaÄŸdaÅŸ Kur’an üretimi denebilecek tarzda tevillere meyletmek gibi bir sonuca müncer olmuÅŸtur.

​

DiÄŸer taraftan Selefî-içtimai tefsir anlayışında Kur’an’ı doÄŸrudan güncel meseleler hakkında konuÅŸturmak gerektiÄŸi düÅŸüncesi, kimi zaman yorumda sınırlarını zorlamış, kimi zaman da Seyyid Kutub, Hasan el-Bennâ, Ali Åžeriatı, Tâlekâni, M. Hüseyin Fadlallah gibi isimlerin yorumlarında görüleceÄŸi gibi, Kur’an’ın büyük ölçüde siyasî ve ideolojik bir metin olarak okunmasına yol açmıştır.

Mustafa Sibâî (ö. 1964). Seyyid Kutub (ö. 1966), Ali Åžeriatı (ö. 1977) gibi Müslüman düÅŸünürlerde ise İslam’ın siyasal meramını ifade hususunda Marksist ve Sosyalist terminolojinin belirgin izlerine rastlanır. Sibâî’yi meÅŸhur eden eser İslam Sosyalizmi adını taşır. Bu eser sosyalizmin İslam’la özsel uyum arz ettiÄŸi iddiasına dayanır. Benzer ÅŸekilde Ali Åžeriatı de bilhassa Habil-Kabil kıssasına iliÅŸkin yorumunda Marksist ve Hegelci diyalektiÄŸi kullanır. Özetle denebilir ki İslam’la sol ve sosyalist ideolojinin arasını bulmaya çalışan Müslüman fikir adamlarında dikkati çeken özellik, Marksist ve sosyalist terminolojiyle İslâmî kavramlar ve figürler arasında kimi zaman geliÅŸigüzel ve gevÅŸek irtibatlar kurmaktır. Mesela Ali Åžeriatı sınıf çatışması, sınıfsız toplum, emperyalizm gibi Marksist kavramlar ile Kur’an’a veya Åžiî geleneÄŸe ait kavramları bir arada kullanmış, bu arada Ebû Süfyan'ı teritoryalist, statükocu ve saÄŸcı, “ilk hüdâperest sosyalist" diye andığı Ebû Zerr’i ise solcu ve devrimci olarak konumlandırmıştır.

​

İslam ve sosyalizmle ilgili bu giriÅŸten de anlaşılmış olacağı üzere çaÄŸdaÅŸ İslam düÅŸüncesindeki ıslahçı damarda sol yaklaşımlar hatırı sayılır bir yere sahiptir. Seyyid Kutub da İslam’da Sosyal Adalet, İslam-Kapitalizm Çatışması gibi eserlerinde kullandığı dil ve üslup itibarıyla İslâmî sol bünyesinde görülebilir. Fakat adı konulmuÅŸ bir “İslâmî sol" söz konusu olduÄŸunda, öncelikle zikredilmesi gereken kiÅŸi Suriye İhvân-ı Müslimîn teÅŸkilatının kurucusu Mustafa Sibâî’dir.

​

Sıbâî, sol hareketlerin İslam ülkelerinde taban bulmaya baÅŸlaması üzerine fakirlik, mülkiyet hakkı, sosyal adalet, sosyal dayanışma ve sosyal güvenlik gibi konularla yakından ilgilenmeye baÅŸladı. Ona göre sosyalizm İnsani bir duygunun ürünü olup bütün peygamberlerin tebliÄŸinde esaslı yere sahip bir ideolojiydi. Çünkü sosyalizmin amacı sermayenin toplum aleyhine biriktirilmesini önlemek, devlet eliyle fertlerin iktisadi faaliyetlerini denetlemek, vatandaÅŸlar arasında sosyal adalet ve dayanışmayı tesis etmektir. Sosyalizmi İslam akidesinin bir parçası olarak gören Sibâî, 1959’da Åžam Üniversitesi’nde verdiÄŸi konferansların metinlerinden oluÅŸan İslam Sosyalizmi adlı eserinde insan hak ve özgürlükleri, eÅŸitlik, sosyal adalet gibi kavramlar üzerinde geniÅŸçe durdu. Herkesin mülk edinme hakkını kabul etmekle birlikte sermayenin tek elde toplanmaması gerektiÄŸini, mülkiyete kamu yararına olacak ÅŸekilde sınır konulabileceÄŸini ve gerektiÄŸinde mülkiyetin devletleÅŸtirilebileceÄŸini savundu.

​

Türkiye ÖrneÄŸi: Nurettin Topçu

İslam ile sosyalizmi telif eÄŸiliminin bu topraklardaki temsilcisi olarak Nurettin Topçu’dan (ö. 1975) da kısaca söz etmek gerekir. Otokrat ve milliyetçi bir anlayış temelinde nasyonal sosyalist ideolojiyi İslam’a uyarlamayı deneyen ve “Bahtiyar Belde" (Fikir ve Sanatta Hareket, cilt: 5, sayı: 54, Haziran-1970) baÅŸlıklı makalesinin son cümlesinde “Sosyalizm devrimizin ÅŸeriatıdır.” diyen Topçu, Anadolu milliyetçiliÄŸine dayalı Müslüman Anadolu sosyalizmi tezini savundu. Bu tezde komünizmden çok farklı bir ÅŸeyden söz ettiÄŸini tasrih maksadıyla, “Sosyalizme düÅŸmanlık önce onu doÄŸrudan doÄŸruya komünizmle karıştırmaktan ileri geliyor.” diyen Topçu’ya göre, "Anadolu'nun içinde bulunduÄŸu ekonomik sorunlardan, ÅŸuursuzca bir batılılaÅŸmadan, Tanzimat’tan beri gelen ve aydınların bizi tahrip edecek Batılı fikirleri yurda ithal etmelerinden, yanlış milliyetçilik anlayışlarından, dinin yanlış anlaşılması ve anlatılmasından, yabancı hayranlığından ve pragmatizmin benimsenmesinden dolayı bizde komünizm kendisine bir zemin bulabilmektedir. Materyalist, ihtilalci, anarÅŸist bir komünist tehlikeden bizi koruyacak olan ruhçu, devletçi, muhafazakâr, otorite sahibi bir sosyalizmdir.”

​

Bazı sosyolojik çalışmalarda popülist muhafazakâr ve/veya devrimci muhafazakâr gibi sıfatlarla alman Topçu’ya göre kapitalizm ve Marksizm’in Anadolu halkı için hiçbir anlamı yoktur. Bu halkın kurtuluÅŸu ancak ruhçu Anadolu sosyalizmiyle mümkündür. Ancak bunun baÅŸarılması kolay deÄŸildir. Çünkü düÅŸman çoktur. ÖrneÄŸin, para ve servet sahipleri, aÄŸalar, hacı lakaplı tüccarlar, sefaleti tanımayan aydınlar, halkın düÅŸmanı uluslararası elitler, isagocya mantığına baÄŸlı Müslüman gruplar, ruhçu Anadolu sosyalizmine düÅŸmandır. Bununla birlikte, söz konusu sosyalizm mistik önderlerin himayesinde yürütülecek bir millî iktisat politikasıyla inÅŸa edilebilir.

bottom of page