Arayan Ä°nsan
Ä°slam'a GiriÅŸ
Kenan Sevinç'in Ä°nançsızlık Psikolojisi (Çamlıca: 2017) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Ä°nançsızlığın Türleri
Dinsiz, herhangi bir kurumsal dine mensubiyeti olmayan kiÅŸi demektir.
​
Dinsiz olmak, ateist veya agnostik olmakla aynı anlama gelmemektedir. Yapılan araÅŸtırmalarda, dinsizlerin yaklaşık %30’nun Tanrıya inanmadığı, %23-27’sinin kendisini ateist veya agnostik olarak tanımladığı, geri kalanların spiritüel olduÄŸu veya Tanrıya inanmaya devam ettiÄŸi tespit edilmiÅŸtir. GörüldüÄŸü gibi dinsiz demek doÄŸrudan inançsız demek deÄŸildir. Her ateist dinsizdir ama her dinsiz ateist deÄŸildir. Bu kiÅŸilerin bir kısmı farklı inançsızlık formlarını benimsemiÅŸtir, ama bazıları Tanrıya veya üstün bir güce olan inancını devam ettirmektedir.
​
Ateizm
Ateizm, en kısa tanımıyla Tanrıya yönelik inanç yokluÄŸudur.
​
Ä°nançsızlık denildiÄŸinde akla çoÄŸunlukla ateizm gelmektedir. Ateizm kavramı geniÅŸ bir inançsızlık yelpazesini ifade etmek için kullanılmaktadır, ama ateizm, inançsızlık türlerinden sadece biridir.
​
Bazıları için ateizm, teizmin iddialarını reddetmekten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Bu durumda eÄŸer ateizm bir Tanrı fikrinin reddi ise o zaman Tanrı fikrine sahip olmayan tüm inançlar ateistik inançlardır. Hatta teist Tanrı anlayışa sahip olmayan bazı dinler de (Budizm, Caynizm, vb) ateistik dinler olarak kabul edilmelidir.
​
Ateizmin Tarihi GeliÅŸimi
Ateizmin tarihi çok eskilere kadar götürülür. Bazı ilkçaÄŸ filozofları dönemin Tanrı anlayışlarını inkâr etmiÅŸtir. Ancak bu düÅŸünürlerin modern anlamıyla ateist oldukları söylenemez. ÖrneÄŸin atomcu filozoflar Tanrıların da atomlardan meydana geldiÄŸini iddia etmiÅŸlerdir. Materyalist görüÅŸleriyle bilinen Empedokles ruh göçüne inanmaktadır. Antik dönemdeki ateizm günümüzdeki modern ateizmden oldukça farklıdır.
​
Günümüzdeki anlamıyla inançsızlık açısından dönüm noktası 19. yüzyıldır. Bu dönemden önce bazı düÅŸünürler olsa da ateizmin yaygınlık kazanması ve toplumda kendine yer bulması 19. yüzyılda gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bu yüzyılda Feuerbach, Marx, Nietzsche gibi düÅŸünürler dinin ateist açıklamalarını geliÅŸtirmiÅŸ ve dini ÅŸüpheyi yazılarıyla iÅŸlemiÅŸlerdir. 20. yüzyılla birlikte inançsızlık demografik olarak kayda deÄŸer bir noktaya gelmiÅŸ, inançsızlık yasallaÅŸmış ve sosyal olarak kabul görmüÅŸtür. Bu geliÅŸmelerin çok önemli bir kısmı 1960’dan sonra Batı’da gerçekleÅŸmiÅŸtir.
​
Töresel Ä°nançsızlık
Ä°nançsızlığa dair en önemli tipoloji çalışmalarından biri Silver’a (2013) aittir. Silver’ın tipolojisinde en dikkat çeken iki tip, entelektüel ateistler ve töresel ateistlerdir.
​
Entelektüel ateistler, genellikle bilim, felsefe veya teoloji alanlarında eÄŸitim görmüÅŸ kiÅŸilerdir. Ä°nançsızlık ve ontoloji konularına ilgi gösterirler ve bu konularda okumalar yaparlar. DiÄŸer kiÅŸilerle düzeyli tartışmalara girmekten hoÅŸlanırlar.
​
Töresel ateistler ise dinleri birer kültürel sistem veya felsefi öÄŸreti olarak görür bu anlamda onlara deÄŸer atfederler. Dini gelenekleri ve ritüelleri faydalı bulurlar. Bazı özel ritüellere katılabilirler. ÇoÄŸunlukla “kültürel olarak bir dine mensup” olduklarını söylerler.
​
Sherkat’ın (2008) araÅŸtırmasında kendini ateist olarak tanımlayanların yalnızca %53’ü asla kiliseye gitmediÄŸini belirtmiÅŸtir. Buna karşın %12’si yılda bir kez, %5’i ayda bir kez, %6’sı ise her hafta kiliseye gittiÄŸini belirtmiÅŸtir. Yani bazı kiÅŸiler Tanrıya inanmadıkları halde dini ritüellere katılmakta ve bir dindar gibi yaÅŸamaya devam etmektedir. Ä°ÅŸte bu tür inançsızlığa töresel inançsızlık veya “yalnızca kültürel olarak dindarlık” denilmektedir. Bu bireyler Tanrıya inanmadıkları halde kültürel olarak kendilerine Hristiyan veya Müslüman demektedirler ve o dinin bir mensubu olarak yaÅŸamlarına devam etmektedirler.
​
Zuckerman’a (2009) göre dünyada milyonlarca insan “yalnızca kültürel olarak dindar”dır. Bu insanların bir geleneÄŸe ait dini kimlikleri vardır ama bu dinin teolojik muhtevasına inanmazlar. ÖrneÄŸin Finlandiya’da “Tanrı’ya inanıyorum” diyenlerin oranı %33 ve kendini Protestan olarak tanımlayanların oranı %71 olarak tespit edilmiÅŸtir.
Agnostisizm (Bilinemezcilik)
Agnostisizm bilinemezcilik anlamına gelen felsefi/teolojik anlayışın adıdır. Agnostik, Tanrı’ya ne inanan ne de inanmayan kimsedir.
​
Dar anlamda agnostisizm, insan aklının Tanrı’nın varlığına olan inancı rasyonel zeminde kanıtlayamayacağına inanmaktır. Bu görüÅŸe göre, bizim bilgilerimiz, sadece insan aklı tarafından kanıtlandıklarında rasyoneldir. Bu bakımdan ne Tanrıya inanmak ne de inanmamak rasyonel deÄŸildir (Rowe, 2005).
​
Agnostisizm, Tanrı’nın varlığının veya yokluÄŸunun bilinemeyeceÄŸine iliÅŸkin epistemolojik bir tavrın adıdır. Tanrı’nın yokluÄŸunun bilinemeyeceÄŸini iddia etmek noktasında agnostisizm ateizmden ayrılmaktadır. Fakat agnostisizmi bir inançsızlık tipi haline getiren ÅŸey, bir Tanrı yokmuÅŸ gibi yaÅŸanmasıdır. Bu noktada ise agnostisizm ateizmle birleÅŸmektedir.
​
Bertrand Russell’a, Peder Copleston’la yaptığı tartışmada kendisine Tanrı’nın yokluÄŸunun kanıtlanması hususunda agnostik mi yoksa ateist mi olduÄŸu sorulmuÅŸtur. Kendisi bu soruya agnostik olduÄŸunu söyleyerek cevap vermiÅŸtir (Russell, 2004). Farklı bir eserinde Russell (1997), bir filozof olarak tavrının agnostisizmden yana olduÄŸunu, çünkü Tanrı’nın yokluÄŸunu kanıtlayacak bir delil bulunmadığını ama sıradan insanlarla konuÅŸurken bir ateist olduÄŸunu söyleyeceÄŸini ifade eder.
​
Bainbridge’ın (2005) yaptığı araÅŸtırmada agnostiklerin, ateistlerle karşılaÅŸtırıldığında, yakın çevreleriyle daha sıcak iliÅŸkiler kurdukları tespit edilmiÅŸtir. Agnostiklerin yaÅŸ ortalaması ateistlerden daha yüksektir (Hunsberger ve Altemeyer, 2006) ve dogmatizm oranları daha düÅŸüktür (Silver, 2013). Hunsberger ve Altemeyer’in (2006) yaptığı araÅŸtırmada agnostikler inançsızlar arasında en açık fikirli ve en esnek grup olarak tespit edilmiÅŸtir.
Tüm bu veriler agnostiklerin birçok yönden ateistlerden ayrıldıklarını ve farklı bir inançsızlık türü olarak deÄŸerlendirilmeleri gerektiÄŸini göstermektedir.
​
Dine Karşı İlgisizlik
Ä°nançsızlık tipleri arasında, tespit edilmesi oldukça güç olanlardan biri de dini ilgisizliktir. Dini ilgisizlik, günümüz toplumlarında yaygınlaÅŸmakta ve ateizm gibi belirgin inançsızlık formlarına kapı açmaktadır.
​
Bazı kiÅŸiler Tanrı’nın varlığına inandığını veya inanmadığını söylerken, bazıları bu konuya tamamen ilgisiz kalarak hayatlarını sürdürmektedir. Bu ilgisizlik, agnostisizmden farklıdır. Agnostisizmde, Tanrı’nın varlığı ve yokluÄŸu meselesine ciddi bir entelektüel ilgi vardır. Dini ilgisizlikte ise Tanrı’nın varlığı veya yokluÄŸu meselesi kiÅŸinin gündeminde deÄŸildir. Ä°nanç ve inançsızlık birer tutumdur. Ancak bunun yanında, Tanrıya inanç konusunda “tutumsuzluk” diyebileceÄŸimiz bir tavır söz konusudur.
​
Bu kiÅŸilere inançlı veya inançsız demek tam manasıyla mümkün gözükmemektedir. Bu kiÅŸiler konuyla ilgili herhangi bir biliÅŸsel donanıma sahip deÄŸildir. Konuyla ilgili çevrelerine uyar ve kalıp yargılar ifade ederler. Kalıp bir yargı olarak “Tanrı vardır” deseler de “Tanrı yokmuÅŸ gibi” yaÅŸarlar.
​
Modern yaÅŸam tarzı insanı sürekli yüksek hızlı bir tempoda yaÅŸamaya, iÅŸ yaÅŸamından fırsat bulduÄŸu boÅŸ zamanları haz dolu anlar olarak yaÅŸamaya ve tüketmeye teÅŸvik etmektedir. Bu yaÅŸam tarzı içinde birey, dine karşı ilgisiz kalabilmektedir. Bu, yalnızca ibadetlerin ihmal edilmesi anlamında deÄŸildir. Dini ilgisizlik durumunda birey, günlük hayatının çok önemli bir kısmında duygusal ve düÅŸünsel olarak dine karşı kayıtsızdır.
​
Dini ilgisizliÄŸin inanç kategorisinde mi yoksa inançsızlık kategorisinde mi deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸi önemli bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Dine ilgisiz bireylerin genellikle, geleneksel dindarlık anlayışının güçlü olmadığı veya diÄŸer bir ifadeyle seküler yaÅŸantının hâkim olduÄŸu çevrelerde yaÅŸadıkları dikkate alınmalıdır. Toplumsal hayatın dinden tamamen izole edildiÄŸi çevrelerde, bireylerin dine karşı ilgisiz olmaları daha muhtemeldir.
​
Kilisesizler
Ateizm ve agnostisizmden farklı olarak, inançsızlık baÅŸlığı altında deÄŸerlendirilebilecek kategorilerden biri de kilisesizlerdir. Kilisesizler bir dinin mensubu olmadıklarını ama Tanrı’ya veya bir üstün güce inandıklarını söylerler. Kilisesizlerin özel spiritüel bir yaÅŸamları vardır ve bunlar “ait olmadan inanan” kiÅŸilerdir. Yani belli bir dine mensup olmamak ile Tanrıya inanmamak farklıdır. Dinden çıkan her insan ateist deÄŸildir.
​
Bir kiÅŸinin kiliseye gitmemesi onun doÄŸrudan inançsız olduÄŸu anlamına gelmez, ama kurumsal dine karşı oldukça mesafeli olduÄŸu anlamına gelir. Ayrıca kilisesiz kavramı seküler bir dünya görüÅŸünü de yansıtmaktadır.
​
Hout ve Fischer’ın (2002) araÅŸtırmasına göre kilisesiz bireylerin çok azı kendilerini ateist, agnostik veya septik olarak tanımlamaktadırlar. Bu kiÅŸilerin büyük kısmı kendilerini “spiritüel ama dindar deÄŸil” ÅŸeklinde tanımlamaktadırlar. Tanrıya veya herhangi bir üstün güce inandığını söyleyen bireyleri inançsız olarak kabul etmek mümkün olmadığından, kilisesizlere doÄŸrudan inançsız denilememektedir. Nitekim kilisesizlerin bir kısmı Hristiyanlığın teist inancına baÄŸlılıklarını devam ettirmektedir.
​
DiÄŸerleri
Teizm dışında bazı inanç biçimleri vardır ki bunların inanç sınıfında mı inançsızlık sınıfında mı deÄŸerlendirilecekleri muÄŸlaktır.
​
Deist, dar anlamda ateisttir ama doÄŸaüstü bir gücün varlığını kabul eder. Panteist de dar anlamda ateisttir ama Tanrı’nın evrende içkin olduÄŸuna inanır. Her ikisinde, teizmden farklı olsa da bir Tanrı tasavvuru vardır.
​
Vetter ve Green, inançsız bireylerin ateist olmadan önce genellikle deist ve Üniteryen olduklarını tespit etmiÅŸtir (1932). Bu nedenle deizm veya panteizm bazen inançsızlık baÅŸlığı altında deÄŸerlendirilmektedir.