top of page
cemalletinerdemci.png

Kur'an'ı Farklı Anlama Nedenleri II: BaÄŸlam

Kur'an İfadelerinin Bağlamı

Prof.Dr. Cemallettin Erdemci'in Nassı Anlama ve Aşırı Yorum (Ankara Okulu:2019) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Ayet Çerçevesi

Kelimelerin ve ifadelerin cümle içindeki yerlerinin ve konumlarının tespiti, metnin anlaşılmasında son derece önem arz etmektedir. Kur’an'ın kendine has bir tertibinin ve anlatım üslubunun olduÄŸu dikkate alındığında, kelimeleri ve ifadeleri öncelikle cümlenin bütünlüÄŸü içinde anlamaya çalışmanın zorunlu olduÄŸu görülecektir. Kur'an ayetlerini meydana getiren kelimeler kendi aralarında büyük, küçük çeÅŸitli gruplar teÅŸkil ederler ve birbirlerine çeÅŸitli yollarla baÄŸlanırlar. Bu baÄŸlantıya İzutsu, “Kur’an’daki anahtar kavramları tahlil ederken, sistem içinde kelimelere özel anlamlar kazandıran bu çeÅŸitli kelime iliÅŸkilerini gözden uzak tutamayız." diyerek iÅŸaret etmektedir.

 

Nazmı, bu denli ön plana çıkan bir kitabın delaletinin ortaya çıkarılmasının, öncelikle o nazmın yapısını ve kelimelerin, cümlelerin birbirleriyle olan iliÅŸkilerini tespit etmeyi ve nassı anlamada metnin yapısını göz önünde bulundurmayı zorunlu kılacağı ortadadır. Kelimelerin cümle içerisinde hakiki mi, yoksa mecazi anlamda mı kullanıldığı yine müÅŸterek lafızlardan hangi anlamın kastedildiÄŸi nassın ayet çerçevesi dikkate alınarak tespit edilebilir. Kur'an’ın Arap lisanıyla nazil olmasına raÄŸmen kullandığı kelimelere yeni anlamlar kattığı ya da bazı anlamları daralttığı kendine has bir sistem oluÅŸturduÄŸu dikkate alındığında; kelimelerin cümlenin bütünlüÄŸü göz özünde bulundurularak anlaşılmasının önemi de ortaya çıkar. Ayet çerçevesinde bunu tespit etmek mümkün deÄŸilse, siyak-sibak ve daha da önemlisi Kur’anın bütünlüÄŸü içinde tespit etmek gerekir.

​

Siyak-Sibak

Kur'an ifadelerinin anlamlarını doÄŸru tespit etmede üzerinde önemle durulması gereken hususlardan biri de anlaşılmak istenen ayetin kendisinden önceki ve sonraki ayetlerle iliÅŸkisinin tespit edilmesidir. Kur’an’da konuların bir bütünlük İçerisinde bir arada sunulmadığı bilinen bir husustur. Ancak birçok konunun, uzun pasajlar alacak ÅŸekilde bir arada iÅŸlendiÄŸi ve ayetlerin siyak-sibakı ile sıkı bir iliÅŸki içinde oldukları da gözden kaçmamaktadır.

​

Siyak ve sibakın göz ardı edilmesi, ayetlerin hiç iliÅŸkili olmadıkları baÄŸlamlarda ve problemlerin çözümünde kullanılmalarına yol açar. ÖrneÄŸin "Kur'an’dan önce de Musa'nın Kitabı vardı." (Ahkaf, 46/12) Bu ayet öncesi ve sonrası dikkate alındığında Hz. Muhammed’e (sav.) gönderilen vahyin ilk vahiy olmadığını daha önce de Allah’ın insanlara vahiy gönderdiÄŸini, Hz. Musa’ya gönderilen kitabın da Kur’an’dan önce nazil olan bir vahiy olduÄŸunu ifade ettiÄŸi anlaşılmaktadır. Ancak ayet baÄŸlamından koparılarak Kur’an’ın mahluk olduÄŸunun ispatında delil olarak kullanılmıştır. Ayet ÅŸu ÅŸekilde delillendirmede kullanılmıştır:

“Öncesi olan her ÅŸey muhdestir. Kur’an öncesinde Tevrat olan bir kitaptır. Öyleyse, Kur’an yaratılmıştır."

​

Bu ÅŸekilde mantıksal önermelerin nesnesi durumuna indirgenen Kur’an ayetleri, baÄŸlamlarından koparılıp hiç iliÅŸkili olmadıkları alanlarda kullanılmış olmaktadır.  

​

Kendi doÄŸrularını Kur’an’a onaylatmaya çalışanların ifadeleri çoÄŸunlukla siyak-sibak bütünlüÄŸünden soyutlayarak anlamaya çalıştıkları, belli bir ayeti aynı konuyu iÅŸleyen ayetler baÄŸlamından kopararak veya bir ayetin belli bir kısmına dayanarak görüÅŸlerini teyit etmek istedikleri görülmektedir.

​

Kur’an’ın BütünlüÄŸü

Kur’an-ı Kerim de yer alan ifadelerin delaletini tespit etmenin yollarından biri de onu Kur’an'da yer alan diÄŸer ayetlerle birlikte ele almaktır. Öncekiler bunu Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri olarak isimlendirmiÅŸlerdir.  Böyle bir yola baÅŸvurmanın gerekçelerinden biri ÅŸudur; Kur an’ın bir yerinde anlamı kapalı olarak gelen bir ifade, baÅŸka yerde ayıklanmakla: bir yerde muhtasar olarak gelen bir konu bir baÅŸka yerde etraflıca anlatılmaktadır.

​

Kur’an’ın, bütünlüÄŸü içinde ele alınmasını gerektiren hususlardan biri de Kur’an’da yer alan kelimelerin yalın halde deÄŸil, birbirleriyle iliÅŸki içerisinde, Kur'an sisteminin bir paçası olarak ye almalarıdır. İzutsu, Kur an da yer alan kelimelerin, somut anlamlarını birbirleriyle olan bu iliÅŸki biçiminden aldıklarını ifade eder. Ona göre, kelimeler kendi aralarında büyük-küçük, çeÅŸitli gruplar teÅŸkil ederler ve birbirlerine muhtelif yollarla baÄŸlanırlar. Bu suretle, sonunda gayet düzenli bir bütün, son derece karışık kavramsal münasebet ağı kurarlar. Kur’an’daki anahtar kavramları tahlil ederken, sitem içinde kelimelere özel anlamlar kazandıran bu çeÅŸitli kelime iliÅŸkilerini, gözden uzak tutmamak gerekir.

​

Kur'an ayetlerinin birbiriyle çatışmayacağı bir ilke olarak benimsenmiÅŸtir. Bu da Kur an da birbirleriyle çeliÅŸiyor izlenimi veren ayetlerin, Kur’an'ın bütünlüÄŸü içinde ele alınmalarını gerektirmektedir.

​

Kur’an’a göz gezdirenler, Kur’an’da konuların bir arada bir bütünlük içerisinde sunulmadıklarını, konuların parça parça ve dağınık bir biçimde Kur’an’ın deÄŸiÅŸik yerlerine serpiÅŸtirildiÄŸini hemen fark ederler. Kıssalar bile bu ÅŸekilde Kur’an’da yer alır. ÖrneÄŸin insanı ve sorumluluÄŸunu ifade eden ayetler, Kur’an’da mihver konumundaki Allah telakkisinden bağımsız olarak ele alınamaz. Aynı ÅŸekilde Allah tasavvurunu içeren ayetler, Allah’ın insanlarla olan iliÅŸkilerini ifade eden ayetlerden bağımsız olarak ele alınamaz.

​

Kur'an’da dağınık biçimde yer alan ifadeleri Kur'an'ın bütünlüÄŸü içinde ele almak gerektiÄŸi gibi, Kur'an'da yer alan ve birbirleriyle çeliÅŸiyor izlenimi veren ayetleri de Kur’an’ın bütünlüÄŸü içinde ele almak gerekir.

​

Bazen bir ayette yer alan bir kelimenin delaletini tespit etmek için Kur'an’ın bütünlüÄŸünden hareket etmek gerekecektir. Burada bir paradoks var gibidir. Yani Kur’an’ın bütünlüÄŸüne ulaÅŸmak için Kur’an’ı oluÅŸturan parçalardan hareket etmek gerektiÄŸi gibi, Kur’an’da yer alan ifadelerin delaletlerini tespit etmek için de Kur’an’ın bütünlüÄŸünden hareket etmek gerekmektedir. Bütünden parçaya ve parçadan bütüne hareket etmek ifadelerin delaletlerini tespit etmek ve Kur'an’da yer alan doÄŸru anlamı tespit etmek için bir zorunluluktur.

​

mevluterten.png

Prof.Dr. Mevlüt Erten'in Nas-Yorum İliÅŸkisi (Ankara Okulu:2013) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

 

Kur’an-ı Kerim bir metindir. Ancak bu, alışageldiÄŸimiz bilimsel metin türü özelliklerine sahip bir metin deÄŸildir. Bilimsel metinler belli meseleleri açıklamak, aydınlığa kavuÅŸturmak için vardır. Dolayısıyla da sistematik bir ÅŸekilde belirli uzunluktaki sayfalar belirli konulara tahsis edilmiÅŸtir. Kur’an ise bunun aksidir. Çünkü Kur’an’ı teÅŸkil eden parçalar öylesine iç içedir ki, çoÄŸu zaman birbirlerinden ayırıp belli bir maksada matuf kılınamamaktadır. Bazı durumlarda herhangi bir ayetin bir bölümü, bir yandan o ayetin hedeflediÄŸi mana ile yakından ilgili iken, öte yandan baÅŸka ayetlerle irtibatlandırıldığında tali derecede tamamen farklı bir hedef gözetilebilmektedir.

​

Kur an üzerine yaptığı semantik çalışmalarıyla tanınan Toshihiko İzutsu, Kur’an’ın bütünlüÄŸü ile ilgili olarak ÅŸöyle der:

Kur'an'da kavramlar arası iliÅŸkide son derece ilgi çekicidir. Mesela, Allah, İslam, nebi, iman vs. gibi çok önemli Kur’an sözlerini toplayıp Kur’an'da ne anlam verdiklerine bakmakla bu iÅŸin yapılmış olacağı sanılabilir. Fakat hakikatte mesele öyle sanıldığı kadar basit deÄŸildir. Çünkü bu kelimeler Kur’an’da birbirinden ayrı, yalın halde bulunmazlar, her birinin ötekiyle yakın bir iliÅŸkisi vardır. Bu kelimeler, somut anlamlarını, birbiriyle olan bu iliÅŸki sisteminden alırlar. DiÄŸer deyiÅŸle bu kelimeler kendi aralarında büyük, küçük çeÅŸitli gruplar teÅŸkil ederler ve birbirlerine muhtelif yollarda baÄŸlanırlar. Bu suretle sonunda gayet düzenli bir bütün, son derece karışık kavramsal münasebet ağı kurarlar. İşte önemli olan husus, bu anlam sistemini yakalamaktır.

​

Bu baÄŸlamda anlamın, doÄŸrudan göstergede bulunmadığı bütün bir gösterenler zincirine yayıldığı, kolayca belirlenemeyeceÄŸi ifade edilmiÅŸtir... Bir cümlenin anlamı yalnızca mekanik olarak sözcükleri yan yana getirerek kavranılamaz. Zira göstergedeki sözcüklerin tutarlı bir anlam oluÅŸturmaları için, her bir sözcüÄŸün önceki sözcüklerin izlerini taşıması ve kendini daha sonra gelecek olan sözcüklerin izlerine açık tutması gerekir. Dolayısıyla anlam zincirindeki her gösterge, diÄŸerleriyle birlikte deÄŸerlendirilir.

​

Kur'an tekrar tekrar okununca, görülecektir ki, Kur'an'ı oluÅŸturan parçalar en küçük birimden en büyüÄŸüne kadar Kur’an’ın bütünlüÄŸü içerisinde birbiriyle baÄŸlantılı bir yapı oluÅŸturmaktadır. Dolayısıyla Kur’an’ın parçaları, yerine göre birbirlerini tamamlayan, yerine göre birbirlerini açıklayan nitelikleriyle ayrılma/ bir bütün meydana getirirler. Zira bir yerde kapalı olan ifade, baÅŸka bir yerde açık, bir yerde muhtasar olarak verilen fikir, diÄŸer tarafta tafsilatlı, bir yerde mutlak olan, baÅŸka bir yerde kayıtlanmış, bir yerde genel ifadeli bahusus, diÄŸer yerde tahsis edilmiÅŸ olarak geçebilir.

​

İşte bundan dolayı, Åžâtıbi (ö. 790), Kur’an’ın bütünlüÄŸünü vurgulayarak, meselâ, namazın farz oluÅŸu sadece Kur’an’daki “Ve ekimu's salate Namazı kılın" ifadesinden deÄŸil; namazla ilgili tüm diÄŸer delillerin bütününden çıkarılacağım ifade eder.

​

Bütün bunlardan anlaşılan, Kur’an metninin bir bütün olduÄŸudur. Bu bütünlükten kastedilen, iki kapak arasındaki nassın cümle olarak bütünlüÄŸü, bilgi olarak bütünlüÄŸü, parçaların birbirlerini tamamlaması birbirini açıklaması anlamındaki bütünlüÄŸüdür. Bu bütünlük anlayışı, metni oluÅŸturan ayetleri tek tek deÄŸil de ilgili diÄŸer ayetlerle birlikte ele alınması demektir.

​

cemalletinerdemci.png

Genel BaÄŸlam

Prof.Dr. Cemallettin Erdemci'in Nassı Anlama ve Aşırı Yorum (Ankara Okulu:2019) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Sebeb-i Nüzul

Kur’anı Kerim, 20 yıl gibi uzun bir zaman diliminde, bir kısmı bazı sebeplere dayanarak bir kısmı da hiçbir sebep olmadan nazil olmuÅŸ bir kitaptır. Kur’an’ın hükmünün aktarılması öncelikle hükmün illetinin doÄŸru bir ÅŸekilde tespit edilmesini zorunlu kılmaktadır. İlletin doÄŸru bir ÅŸekilde tespit edilmesi ise sebeb-i nüzûlün bilinmesine, nüzûl sebebi yok ise ayetin indiÄŸi genel baÄŸlamın yani tarihsel ve toplumsal baÄŸlamın tespit edilmesine dayanır.

​

Vahiy Ortamı

Kur’an-ı Kerim Arapça lisanıyla nazil olan bir kitap olduÄŸu gibi aynı zamanda Arap dil sanatlarını kullanan bir kitaptır. Dolayısıyla ayetlerin anlamlarının tespiti öncelikle kelimelerin kültür içindeki kullanımlarının tespitini ve o dönemde ayetlerinin nasıl anlaşıldığının tespitini zorunlu kılmaktadır.

​

Kelam ilminin oluÅŸum sürecinde yabancı kültürlerle karşılaÅŸtıktan sonra, onlarla yürüttükleri tartışmalar esnasında geliÅŸtirdikleri argümanların Kur’an’a aykırı olmadığını vurgulamak amacıyla ayetleri görüÅŸlerinin temellendirilmesinde kullanmaları, ayetlerin baÄŸlamlarından koparılması sonucunu doÄŸurmuÅŸtur. Bu durum, baÄŸlamın doÄŸru bir ÅŸekilde tespitini zorunlu kılmaktadır.  

​

Åžatıbi’ye göre Kur’anı anlamak için gerekli ilimlerden biri de Kur’an indiÄŸi sırada mevcut bulunan, söz, fiil ve hareket tarzlarıyla ilgili Arap adetlerini bilmektir. Özel bir nüzûl sebebi yok ise Kur’an ilmine dalmak isteyen kimse için bu ilim zaruridir.  

​

bottom of page