Arayan İnsan
İslam'a Giriş
Åžairin Gözüyle Eski İstanbul Ramazanları, Halit Fahri Ozansoy
Ertuğrul Tarık Kara'nın "Tarihte Ramazan" (Yitik Hazine: 2006) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
​
​
​
​
​
​
​
​
​
Babam, yılda birkaç kere, beni Hazret-ı Halidi ziyaret etmek üzere Eyüp Sultan a götürürdü. DoÄŸduÄŸum zaman beni o büyük zatın maneviyatına baÄŸlamışlar, ismimi de Halit koymuÅŸlar.
Her ziyaretimizde Hacet Penceresi'nden dua eder, fukaraya sadaka dağıtırdık. Türbenin içine girdiÄŸim zaman, kalbime tatlı bir huzur gelirdi. Arkadaki demir çubuklu pencerelerden giren öÄŸle güneÅŸi, nakışlı duvarlardaki dini levhalar üzerinde parıltılar yapar, cami avlusundaki güvercinlerin kanat çırpmaları türbenin açık duran kapısından hafif de olsa duyulurdu. Sonra, o tarihte henüz okumasını bilmediÄŸimden, merkadin üzerindeki güzel dinî yazılar ile gözüme pek hoÅŸ görünen o iÅŸlemeli örtüye dalar giderdim. Orta yaÅŸta, yuvarlak sakallı bir türbedar efendi, sandukanın önünde duadan sonra, beni halının üzerinde diz çöktürüp birkaç defa kocaman beÅŸ yüzlük bir teÅŸbihten geçirirdi. Hele Ramazanlarda bu ziyaretler, bütün İslâm aileleri içinde ödenmesi gereken en büyük vazife idi.
Hatıralarım nereden nereye gitti. Hayalim hep bir yerden bir yere kayıyor. Åžu anda kendimi, o çocukluÄŸumda, Eyüp Sultan Camisi'nin avlusunda görür gibiyim. Åžadırvanda abdest tazeleyenlerin etrafında, namaz saatini bekleyerek toplanmış olan ne muhteÅŸem bir kalabalık vardı. Zengin, orta halli, fakir, herkes birbirine halka olmuÅŸ gibi idi. Kadınlar -ama ÅŸimdiki uydurma piyeslerde olduÄŸu gibi ne yaÅŸmak feraceli, ne torba çarÅŸaflı sadece düz siyah çarÅŸaflı kadınlar- Hacet Penceresi'nde dua etmek için sıra beklerler, kurban kestiren erkekler de zembiller içinde getirdikleri etleri cami dışında fukaraya dağıtırlardı. Biz, çocuklar da hacı baba leylekleri hayran hayran seyreder, güvercinlere avuç avuç yem atardık.
​
Ya ÅŸimdi? Yine bir kandil günü camiyi ve türbeyi ziyarete gitmiÅŸtim. Avlu, Ramazanlarda, Cuma günlerinde olduÄŸu gibi. Öyle kalabalıktı ki iÄŸne atsan yere düÅŸmeyecek. Yine ÅŸadırvandan akan sular, yine güvercinler, yine leylekler ve koÅŸuÅŸan çocuklar... Bu gelenek devamda, yalnız bir farkla, caminin karşısında sayısız lüks otomobiller sıralanmıştı. Sosyetenin zenginleri, bu ziyarete bile daha mütevazı, daha gösteriÅŸsiz bir ÅŸekilde, bir taksi ile gelememiÅŸlerdi. Yoldan gelip geçenler bu kuyruklu, pırıl pırıl ve maÄŸrur ÅŸoförlü arabalara hayretle bakmakta idiler.
​
Annem, babam, teyzem, kardeÅŸim Maide, yengem, büyük annelerim ve dedem, hepsi Eyüp Sultan Camisi ve türbesinin yukarısındaki tepede, bir asırlık mezarlıkta yatıyorlar. Her ziyaretimde Hazret-i Halid'in türbesi üstünden uçan kuÅŸların bu aile mezarlığı üstünden de geçtiklerini düÅŸünürüm.
​
Kadir Gecesi
"Gülistanlar Harabeler (İstanbul 1922) isimli ÅŸiir kitabımın bir bölümünde bir Kadir Gecesi hatıram vardır. Åžu beyitle baÅŸlar:
Bir kandil akşamıydı. Semadan yağardı nur.
Tehlil içinde camiye dolmuÅŸtu müminin.
O tehliller, o tekbirler, çocukluÄŸumda da bana en büyük dini etkiyi yapan bir gecenin "huruÅŸ- ı vecd” (coÅŸkulu heyacan) içindeki mümin sesleri idi. Babam, beni, bir ibadeti, bin yıl ibadetten hayırlı olduÄŸu söylenen o Kadir Gecesinde Sultanahmet Camisi'ne götürmüÅŸtü. Gözlerim bir taraftan, sivri ve haÅŸmetli kemerler üzerine oturtulmuÅŸ olan kubbeye ve kandillerin nur içinde bıraktığı caminin her yanına hayran hayran bakarken, bir taraftan da coÅŸkun bir dalgalanışla ibadet eden âbitlere dalıyordu. Kaç bin kiÅŸi vardı. Allah'ım, ne muazzam gece idi! "Sakal-ı Åžerif'i de üstü örtülü muhafazası ile minberin üstündeki sahanlıktan çıkarmışlar, mihrabın önündeki pek iyi göremediÄŸim bir yere, galiba yüksekçe bir rahlenin üstüne koymuÅŸlardı. Namazdan sonra, bu kutsal emanet, birer birer ziyaret ediliyor ve yüz sürülüyordu.
​
Arapça eski kelimelerden bir "gulgule" kelimesi vardır. O gulguleyi hiç bir zaman ve hiç bir yerde Sultanahmet Camisinde o Kadir Gecesi'ndeki huÅŸuyla, o vecd (heyecan) ile o gaÅŸy (kendinden geçme) ile iÅŸitmiÅŸ deÄŸilim. Uzun yıllardan sonra yazdığım ÅŸiirin o beyti de bunu anlatmaktan çok uzaktır.
​
Çocuklukta böyle geceler, din duygusunun Allah ve Peygamber duygusunun ruha derinlemesine iÅŸlediÄŸi gecelerdir. Babalar "bunu bugün de düÅŸünüyorlar mı? Ben, Kur an'ın nazil olduÄŸu her Kadir Gecesi'nde o küçük yaşımın o hayranlık ve iman dolu gecesini hatırlarım. Babam bana bıraktığı bu kutsal hatıra ile mezarında daha rahat uyuyabilir.
​
​
​
