Arayan İnsan
İslam'a Giriş
Ramazanın tadı, teravih namazları
Tolga UslubaÅŸ'ın "Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı" (YaÄŸmur:2006) adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.
​
​
​
​
​
​
​
​
​
Mübarek ramazanın sahuru, iftarı bir de teravihi vardır ki bu üçlü birbirini tamamlar ve ramazan-ı ÅŸerif bir bütün olarak anlam kazanır. Bu öyle bir aydır ki bütün bir yıl boyunca alnı seccadeyle bütünleÅŸmeyenler bile ramazan-ı ÅŸerifin hürmetine teravih namazlarını terk etmez. Bir ay boyunca Müslümanlarla yek vücûd oldu mu namaz artık kolay kolay terk edilmez. İşte bu yüzden babalar ne yapıp edip o küçücük yavrularını yanlarına almadan caminin yolunu tutmaz. Namaz tam 33 rekat sürer ama 4 rekatlik sabah namazını bile gözünde büyütenler, bir çırpıda bu namazı edâ eder.
Hele çocukların halleri bir baÅŸka alemdir. Büyük hevesle büyüklerini taklit edercesine namaz boyunca gözler çevresini süzer, arada bir arkadaÅŸlarıyla göz göze gelince eÄŸlencelik tıslamalar, pıslamalar olur. Ama bunların her biri ayrı bir güzelliktir. Aslında teravih namazlarının en tatlı yanı belki de o çocukların halleridir.
​
Müslümanlar yek vücûd
Eskiden yurt içinde en çok ve en büyük camileri bulunan İstanbul minarelerini pırıl pırıl aydınlatan mahyaları, kubbelerim inleten mukabele ve vaazları ile milyonlarca vatandaşın gözünü gönlünü dinlendirirdi; maneviyatı kuvvetlendirirdi.
Vakıflar adına yapılacak vaazlar günün çeÅŸitli saatlerinde önceden dağılmış, öÄŸle ve ikindi namazlarından önce ve sonra ve teravihin baÅŸlamasından önceye serpiÅŸtirilmiÅŸti. Böylece ibadet için camiye gelenler vaazlarından da yararlanıyorlardı. Hemen bütün semtlerde halkın yoÄŸunlaÅŸtığı camilerde toplanmıştı bu vaazlar... Müftü efendiler ve yardımcıları da kürsülerde yer alıp halkı aydınlatırdı.
​
Vakıflar içinde camilerde mukabele okuyarak hatim indirecek görevlilerin ise, ayrıca listeleri tanzim edilmiÅŸti. BaÅŸta Fatih olmak üzere Yeni Camii, Süleymaniye, Valide Camii, Yavuz Sultan Camii, Kılıç Ali PaÅŸa, Nusretiye, Sinan PaÅŸa ve Beylerbeyi cemaat ile dolar taÅŸardı.
​
Ramazanı idrak etmek
Ramazan ayında teravih namazları Müslümanların uhrevi anlamda bu ayı en iyi idrak ettikleri anlardı ÅŸüphesiz. AkÅŸama kadar iÅŸten güçten bu mübarek ayın tadına varamayıp dünyevi iÅŸlerle meÅŸgul olan zevat yatsı ezanını müteakip camilerin yolunu tutardı. Mahalle araları, minarelerden gelen "Allahü ekber" nidaları birlikte adeta ÅŸenlenir, namaza yetiÅŸmeye çalışan ahalinin heyecan dolu ayak sesleriyle inlerdi. Herkesin elindeki yüzlerce fener kalabalık bir ateÅŸ böceÄŸi kafilesi halinde hareket ederdi. Cemaat daha ziyade büyük selâtin camileri tercih eder, özellikle Sultanahmet ve Süleymaniye camileri hınca hınç dolardı.
​
Büyük konak ve sarayların hemen hepsinde teravih namazları İlâhilerle eda olunurdu. Bu adet o kadar kökleÅŸmiÅŸtir ki her daireye her yıl gelmeleri ve getirilmeleri mutad olan imamlarından baÅŸka bilhassa ramazan-ı ÅŸerif için Kur'an-ı Kerim'i güzel okuyan imamlar ve beÅŸ altı da müezzin seçilerek alınırdı.
​
Teravihe hazırlık
Teravih için her akÅŸam konakların geniÅŸ divanhanelerinde uÅŸaklar, halılar ve seccadeler sererler ve beÅŸizli ÅŸamdanları münasip yerlere koyarlardı. Zaten ramazana girmeden evvel yapılan hazırlıklardan bir de teravih namazları için evlere fazladan seccadeler almaktı. Åžehzadeler ve sultanlar saraylarında ve bazı büyük dairelerin de haremle selamlık arasını ayırmak için kafesler çekilir. Bunun arkasına harem mensupları için seccade serilir. Müezzinler yatsı vakti gelince çifte ezan okurlar. Misafirler de ağır ağır kollarını sıvayarak abdest almaya baÅŸlarlar. Müezzinler de arka safta cemaatin hazırlanmasını beklerlerdi.
​
Saflar yavaÅŸ yavaÅŸ düzelir, derken yatsı, arkasından teravih kılınırdı. Bazı konaklarda bulunan müezzinler gecede orada kalır, ev sahipleri namazdan sonra bunlara Kur'an-ı Kerim okuttururdu. Sahurdan sonra ve sabah namazından önce İmam efendi mukabele okurdu.
​
