top of page

Eski zamanlarda ramazan hazırlığı, Refik Halit Karay

Adem Çevik'in Edebiyatımızda Ramazan (Sütun Yayınları: 2006) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

Berat Kandili geçince evde ramazan hazırlığına baÅŸlanırdı; iki hafta süren bu hazırlık esnasında evler, baÅŸtanbaÅŸa yıkanır, günlerce tahta gıcırtıları... İstanbul ÅŸehrine, sokaklarından kaÄŸnılar geçen bir Anadolu kasabası ahengi verirdi.

​

“On iki ayın sultanı” unvanıyla anılan ramazanda, her ÅŸeyden evvel bir bolluk hüküm sürerdi. Büyük konakların iftar sofrasında yer almak için tanıdık olmaya lüzum yoktu ki... Gözüne kestirdiÄŸine girerdin. Kimse kim olduÄŸunuzu, nerede, ne münasebetle tanışıklığını, isminizi ve iÅŸinizi sormazdı. Sadece, kapıda duran aÄŸa, kılığınıza, kıyafetinize bakarak, size yer gösterirdi: Ya büyük sofrada, ya orta sofrada yahut da alt katta, kahve ocağı sofrasında...

​

Otur masanın bir kenarına; istersen ne konuÅŸ, ne dinle; yaranmaya çalışma; sekiz on türlü yemekten, tıka basa karnını doyur; kahveni iç; usulcacık sıvış, git... Kimse farkında olmaz, onlar dahi iÅŸi acayip bulmazdı. Otuz gün ramazanı böylece, yabancı konaklarda iftar etmek suretiyle lord gibi yiyip içerek geçiren binlerce adam vardı!

​

...

​

Bizim iftarımız da herkese açıktı.

​

Ramazandan bir-iki hafta evvel, babam, bir sabah evradını okuduktan ve namazını kılıp zikrini bitirdikten, “Sabah ÅŸerifler hayrola, hayırlar fethola, ÅŸerler defola!” diye duasını da tamamladıkta sonra -başında keten takke, sırtında nafe kürk, burnunda altın gözlük- köÅŸesine hususi bir ehemmiyetle oturur, evin erkanını nezdine çağırırdı. Önünde hokka, kalem ve elinde bir defter hazır... İçtimadan maksat, ramazan erzakını tespit etmek, yani listesini yapıp Asmaaltı tüccarlarından YaÄŸcı İbrahim Beye göndermek...

​

...

​

bottom of page