Arayan Ä°nsan
Ä°slam'a GiriÅŸ
Vüheyb b. Verd (ö.770)

Evliyalar Ansiklopedisi'nin Vuheyb b. Verd maddesinden kısaltılarak alınmıştır.
Mekke-i mükerremenin büyük alimlerinden. 770 yılında Mekke'de vefat etti.
​
Çok ibadet eder, hikmetli sözler söylerdi. Hadis ilminde sika, güvenilir bir zat olup, fıkıh ilminde de bilgisi çoktu.
Ä°brahim bin Edhem, Ä°bn-i Mübarek, Süfyan-ı Sevri, Fudayl bin Ä°yad gibi büyük alim ve velilerle görüÅŸüp, sohbet ederdi. Süfyan-ı Sevri Mescid-i Haram’da, dinleyenlere bazı ÅŸeyler anlatır, sözünü bitirince de “Haydi, kalkınız. Tabibimiz Vüheyb’e gidelim. Onda hikmetli sözler, güzel haberler vardır.” derdi.
​
Hüznü
Kendi evinde bulunanlar dahil, hiç kimse, Ebu Osman Vüheyb’in güldüÄŸünü görmemiÅŸtir. Çok aÄŸlardı. “Kıyamet günü bir yere toplanacaklarını ve Allahü tealaya hesab vereceklerini bilen kimselerin kalbleri nasıl sevinçli olur, nasıl gülerler, anlayamıyorum.” buyururdu.
​
Tevekkülü
Vüheyb bin Verd’e dediler ki: “Siz, Allahü tealaya kavuÅŸmak için hemen ölmeyi mi arzu edersiniz? Allahü tealaya daha fazla ibadet edebilmek için daha çok yaÅŸamayı mı arzu edersiniz? Yoksa hiçbir ÅŸey düÅŸünmeden Allahü tealanın takdirine razı olup susmayı mı tercih edersiniz?” Buna cevab olarak; “Ben hiçbir ÅŸey demem. Allahü teala benim hakkımda neyi irade edip takdir etmiÅŸ ise, ben onu isterim. Onu severim ve ondan razı olurum.” buyurdu.
Åžöyle derdi:
“Yerin kalay olduÄŸunu ve göklerin bakır olduÄŸunu görsem rızkımdan endiÅŸe etmem. EÄŸer endiÅŸeye kapılacak olsam kendimi, Allahü tealanın, bütün mahlukların rızkını vermeye kefil olduÄŸuna inanmamış kabul ederim.”
​
“Zühd; dünya malına ait olan kayıplarına üzülmemen, eline geçen dünyalıklar ile de şımarmamandır.”
​
Haramlardan Kaçması
Haram ve ÅŸüpheli lokma yemezdi. Hatta ÅŸüpheli korkusuyla pek çok mübahlardan vazgeçerdi.
​
Bir gün Fudayl bin Ä°yad, Ä°bn-i Mübarek ve Ä°bn-i Uyeyne, Mekke’de Vüheyb bin Verd'in yanına geldiler. Hurma üzerine konuÅŸuluyordu. Vüheyb bin Verd; “Eskiden en çok sevdiÄŸim yemeklerdendi. Fakat Mekke hurmalığı, Zübeyde ve diÄŸerlerinin bostanları ile karıştığı için, hurma yemiyorum.” deyince, Ä°bn-i Mübarek; “Çok incelersen ekmeÄŸi de yememen lazım gelir. Çünkü Mekke arazisi, kimsesi kalmayan insanların tarlalarıyla karıştığı için ekmek de hurma gibi ÅŸüphelidir.” diye cevap verdi. Bunu iÅŸiten Vüheyb bin Verd bayılıp yere düÅŸtü. Süfyan-ı Sevri; “Ya Ä°bn-i Mübarek! Vüheyb’i öldürdün!” dedi. Ä°bn-i Mübarek; “Ona kolaylık olsun diye söyledim, bir kastım yoktu.” diye cevap verdi. Bir müddet sonra kendisine gelen Vüheyb bin Verd; “Bundan sonra ekmek yemeyeceÄŸim.” dedi ve sadece süt içmek suretiyle geçinmeye baÅŸladı.
​
Bir gün annesi kendisine süt getirdi. Annesine; “Bu süt hangi koyundan sağıldı? Bu koyunun bedeli nereden ödendi? Bu koyun nerelerde otladı?” diye sorunca, annesi cevap veremedi. Çünkü koyunun otladığı yer ÅŸehrin ortak malıydı. Sütü içmedi. Annesi; “OÄŸlum! Allahü teala, maÄŸfiret eder.” dediÄŸinde, Vüheyb bin Verd; “Ben, böyle bilerek isyan edip, sonra maÄŸfiret olunmayı nasıl isterim?” dedi.
​
Åžöyle derdi:
“Midenize inen lokmanın haram veya helal olup olmadığına dikkat etmedikçe ne yapsanız kurtulamazsınız.”
​
Halleri
Bir defasında Vüheyb bin Verd, Muhammed bin Münkedir'in yanına geldi. Muhammed bin Münkedir vücudunda bulunan ÅŸiddetli bir aÄŸrı sebebiyle, muzdarip bir haldeydi. Vüheyb bin Verd elini aÄŸrıyan yerin üzerine koydu ve Besmele-i ÅŸerife okuyup buyurdu ki: “EÄŸer bu besmele sıdk ile bir dağın üzerine okunsa, daÄŸ erir.” Muhammed bin Münkedir, Allahü tealanın izni ile iyi oldu.
​
Kendisi anlattı:
“Bir gece yatağımda yatıyordum. Yanıma bir kimse gelip; “Allahü tealanın kitabı ile amel eden kimseye sahip olun.” dedi. Ben; “Allahü teala sana rahmet etsin. DediÄŸiniz zat kimdir?” dedim. Bana tırnağını gösterdi. Tırnağında, Ayn-Mim ve Rı harfleri vardı. Kısa zaman sonra, Ömer bin Abdülaziz halife oldu ve Allahü tealanın kitabı ile amel etti. Herkes de kendisine biat edip, itaat ettiler.”
​
“Bir zaman bir derenin kenarında bulunuyordum. Aniden bir kimse kolumdan tutup bana; “Ey Vüheyb! Allahü tealanın kudreti, senin kudretinden ne kadar çok ise, sen de O’ndan o kadar kork! Allahü teala sana ne kadar yakın ise, sen de O’ndan o kadar haya et!” dedi. O kimse ile daha fazla konuÅŸmak istedim. Lakin birden kayboldu.