top of page

Eski Ramazanlar Derken, Orhan Okay

Ertuğrul Tarık Kara'nın "Tarihte Ramazan" (Yitik Hazine: 2006) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

​

​

​

​

​

​

​

​

Åžimdilerde eski Ramazanlar aranıyor. Eski Ramazanlar gerçekten daha mı güzeldi? Yoksa her kaybettiÄŸimiz ÅŸey gibi o ela mı bize güzel geliyor? Televizyon kanallarında konuÅŸan otuz- kırk yaÅŸlarındakiler bile çocukluk Ramazanlarının daha güzel olduklarından bahsediyorlar. Yaşı yetmiÅŸi geçmiÅŸ biri olarak, ben de çocukluÄŸumda yaÅŸlıların benzer ÅŸeyleri söylediklerini dinler ve onların çocukluklarındaki Ramazanların güzelliÄŸinin nasıl olduÄŸunu hayal etmeye çalışırdım. ÇocukluÄŸumuzun her ÅŸeyi güzeldir. AÄŸaçtan düÅŸüp kolumuzu bile kırmış olsak... Åžimdi insanın bu hissi davranışını dikkate alarak söyleyeyim ki benim çocukluÄŸumdaki, yanı altmış küsur yıl öncesinin Ramazanları da bugünkünden daha güzel deÄŸildi...

​

Ben bir kış Ramazanında doÄŸmuÅŸum. Kendimi hatırladığım zaman Ramazan artık sonbahara, çocukluk-gençlik arası yıllarımda da yaza geliyordu. Malum, her çocuk gibi beni de önce yarım oruçla kandırdılar. Yani sahura kalkmak, sonra ya öÄŸünleri tam yiyip aralarda yememek veya öÄŸleye kadar tutmak gibi. Bu. doÄŸrusu iÅŸin eÄŸlenceli tarafıydı. Oyuna da engel olmuyordu. Fakat yine çocuk yaÅŸlarda, kendi isteÄŸimle tuttuÄŸum ilk tam orucumu iyi hatırlıyorum. ÖÄŸle vaktini biraz geçtikten sonra anneme sık sık iftara ne kadar kaldığını, iftar yaklaşınca da babama, bayrama kaç gün kaldığını sorduÄŸumu da unutmadım.

​

O yıllar devletin ve devletlilerin Ramazana ilgi gösterdiklerini bilmiyorum. Diyanet İşleri ReisliÄŸi o zaman da vardı: ama bir bülteni filan olmadığı gibi zaten tek olan devlet radyosunda da “Diyanet Saati” diye bir ÅŸey yoktu. Gazetelerin Ramazanı haber verdiklerim biliyorum. Bir bildiÄŸim ÅŸey de onların deÄŸil bir Ramazan ilâvesi, herhangi bir dinî yazı bile yayınlamadıklarıydı. Ama toplum hayatında böyle bir kesinti yoktu.

​

Mahallemiz, Balat ve Fener, çoÄŸunlukla gayrimüslimlerin yaÅŸadıkları bir semtti. ÇoÄŸunu Rumların iÅŸlettikleri meyhaneler de kandillerde ve Ramazanlarda kapanır, hatta kepenklerine bunu hatırlatan bir kâğıt da yapıştırılırdı. Ramazana yakın alış-veriÅŸ artar. Ramazanda camiler mutaddan daha çok canlanır. Fatih, Beyazıt, Sultanahmed gibi büyük camilerde özellikle ikindi akÅŸam arası, pufla gibi minderlere oturmuÅŸ hafızlar mukabele okur, vaazlar verilirdi. Bu büyük camilere ilk girdiÄŸiniz zaman saÄŸdan-soldan deÄŸiÅŸik sesler birbirine karışır, her birinin etrafında, gördüÄŸü ilgiye göre kırk-elli kiÅŸilik cemaat toplanmış kürsülerden hangisini dinlemek isterseniz oraya çökerdiniz.

​

Ramazanı, Osmanlı toplumunda özel bir zaman hâline getiren, teravih ile sahur arasının doldurulması örfüdür (veya âdeti). Bu ayda esnaf ve devair de gündüz daha az çalıştığından teravihten sonra uyumak çok defa düÅŸünülmezdi. Aileler arasında sohbetler, aile oyunları, bazı meclislerde dini-ilmî bahisler (son yüzyıllarda sarayda verilen huzur dersleri gibi), bazı mekânlarda ÅŸiir ve edebiyat sohbetleri gibi zamanı faydalı, hiç deÄŸilse zararsız geçirme gibi bir gelenek teÅŸekkül etmiÅŸti. Ancak bir süre sonra bunun Ramazanın ulviyetine yakışmayacak derecede seviyesiz gösterilere döndüÄŸü görülmektedir. Muhtemelen 19. yüzyıl sonlarına doÄŸru yani Tanzimat'ın getirdiÄŸi alafrangalaÅŸmanın tesiriyle baÅŸlamış olan Direklerarası eÄŸlenceleri gibi. .Ancak bunun da zannedildiÄŸi kadar genelleÅŸmediÄŸini, hepsi üç dört yüz metre uzunluÄŸunda bu caddenin bile sadece bir kısmında çoÄŸu Ermeni ve Rum gruplarına ait kanto ve benzeri gösterilerin yer aldığım, bunun dışında daha seviyeli tiyatrolar, musiki fasılları, ÅŸiir sohbetleri yapılan mekânların bulunduÄŸunu belirtmek gerekir. Unutulmamalıdır ki İkinci MeÅŸrutiyet'e kadar dillere destan olan Hacı ReÅŸit in çayhanesi de bir konservatuvar gibi çalışan Darüttalim-i Musiki de MeÅŸrutiyet ten sonra ilmi sohbetlerin yapıldığı İttihad ve Terakki'nin İlmiye Mahfili de hep bu Direklerarası'ndadır.

​

Benim çocukluÄŸumda ise böyle Ramazan eÄŸlenceleri pek kalmamıştı. Yalnız kışa rastlayan bir Ramazanda Balat'ta bir kahvehanede bütün Ramazan boyunca Karagöz oynatıldığım biliyorum. Yaza gelen Ramazanda ise evimize yakın boÅŸ bir arsaya ip cambazları yerleÅŸirdi. Çok defa bedava tarafından ya evimizin balkonundan yahut da bahçe duvarımıza oturarak seyrettiÄŸim bu cambazların yüreklerimizi aÄŸzımıza getiren gösterileri, ince saz fasılları ve yer yer Åžekspir'den makaslanmış dramları olurdu.

​

bottom of page