top of page

Mina’ya inmenin sırrı

Åžah Veliyullah Dihlevi‘nin Hüccetullahi'l BaliÄŸa (İz:2001) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

Mina’ya inmenin sırrı ÅŸudur: Mina, cahiliye döneminde Ukaz, Mecinne, Zülmecâz ve benzerleri gibi önemli bir pazar yeriydi. Burayı pazar yeri olarak kabullenmelerinin sebebi, haccın çeÅŸitli ve uzak bölgelerden pek çok sayıda insanı bir araya getirmesiydi. Böyle bir imkânın doÄŸduÄŸu hac günlerinde Mina’dan daha uygun ve güzel bir pazar yeri olamazdı. Çünkü Mekke, oraya akın edenler tarafından dolduruluyor ve izdiham meydana geliyordu. EÄŸer uzak yakın, ÅŸehirli köylü, soylu ve sıradan bütün insanlar, Mina düzlüÄŸüne inmek konusunda anlaÅŸmamış olsalardı, o zaman büyük sıkıntı çekerlerdi. İnsanların belli bir kesiminin oraya inmesine hükmolunsaydı, o zaman onlar kendi içlerinde sıkıntı duyarlardı. 

​

Mina’da toplanmak âdet olunca, Arap töreleri ve taassubu harekete geçmiÅŸ, her kabile kendi ÅŸerefi ve çokluÄŸuyla övünür olmuÅŸtu; orada atalarının meziyetlerini dile getirirler, kendilerinin güç ve kudretini, çokluklarım göstermek isterler, böylece uzak yakın herkesin kendi ÅŸereflerini görmelerini arzu ederler, ünlerinin her bölgeye yayılmasını saÄŸlamak isterlerdi. İslâm’ın da bu türlü toplantılara ihtiyacı vardı. Çünkü o da Müslümanların güç ve kudretini göstermek, hazırlıkça ve sayıca üstünlüklerini dost düÅŸman herkese bildirmek, böylece Allah’ın dinini hâkim kılmak, onun ÅŸanını her tarafa duyurmak, her bölgeye ulaÅŸtırmak istiyordu. İşte bu yüzden Rasûlullah (s.a.), Mina’da toplanmanın haccın bir vecibesi olarak devamına hükmetti, oraya inmeyi emir ve teÅŸvik etti. Ancak övünme ve ataları anma âdetini kaldırdı, onun yerine Allah’ı anmayı ikâme etti. Nitekim misafirperverliklerine, düÄŸün ve akîka gibi verdikleri ziyafetlere de dokunmamış, aksine onları teÅŸvik etmiÅŸti. Çünkü bunların, toplumun kaynaÅŸması açısından büyük faydalan vardı.

Mina Günleri

Prof. Dr. M. Esad CoÅŸan’ın Hac ve Umre (Server İletiÅŸim: 2015) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır..

​

Zilhicce’nin onuncu gününün sabahı, Müzdelife’den Mina’ya doÄŸru gideceksiniz. Mina’da ilk gün, bayram günü sadece “Büyuk Åžeytan” taÅŸlanır. 

​

Mina günleri de tamamen zikir günleridir.

​

Orada artık, birinci gün sadece en büyük ÅŸeytan taÅŸlanacak, Cemretul-akabe veya Türkler’in “Büyük Åžeytan" dedikleri, en sondaki, Mekke’ye en yakın olan ÅŸeytan, yedi defa taÅŸlanacak. O gün yapılacak vazifelerden birisi ÅŸeytanı taÅŸlamak; yedi taÅŸ. 

​

Bismillah i Allâhu Ekber raÄŸmen li’ÅŸ-ÅŸeytân rıdan li’r-Rahmân diyerek sembolik olarak cemretu’l-akabeye taÅŸ atacaksınız. 

​

Mina’da neyi taÅŸladık? Niye taÅŸladık?

​

İbrahim aleyhisselam şeytanı taşladı. Biz aynı şeyi yapıyoruz. Şeytan bizi rahat bırakıyor mu?

Mina

Mustafa İslamoÄŸlu’nun Hac Risalesi (DüÅŸün: 2014) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

“Allah’ı sayılı günlerde anın. Günahtan sakınan kimseye acele edip Mina’daki ibadeti iki günde bitirirse bunda herhangi bir mahzur yoktur; geri kalsa da mahzur yoktur. Allah’a karşı sorumluluÄŸunuzun ÅŸuurunda olun, O’nun katında toplanacağınızı bilin.” (Bakara, 203) 

​

Marifetin karargâhı Arafat tepelerinden kopup gelen insan seli, ÅŸuurun karargahı MeÅŸ’arilharam yoluyla Zilhiccenin onuncu gününün sabahında, yani bayramın ilk gününün sabahında Mina’ya akar.

​

Sevgili Nebi, Mina’da bugün Mescid-i Hayf olarak bilinen yerde konaklamıştı. Zira bir zamanlar müÅŸrik kabileler onun getirdiÄŸi ilahi mesaja karşı savaÅŸmak üzere orada birbirleriyle sözleÅŸmiÅŸlerdi.

​

MeÅŸarden lojistik destek alarak dönmüÅŸtünüz. Cephaneniz dolu. SavaÅŸmaya kararlısınız. Önce yedi el ateÅŸ edeceksiniz yedi taÅŸla. Tabi ki en büyüÄŸüne: Süper ÅŸeytana, büyük ÅŸeytana... 

​

Niçin yedi?

​

Çünkü “yedi” rakamının Arap dilindeki mecazi karşılığı “çeÅŸitlilik” ve “sayıya gelmeyen miktar”dır. Sen onu “sonsuz” anlamında alacaksın. Savaşın bitimsiz olduÄŸunu unutmayacaksın, ÅŸeytanla barış masasına oturmak savaşı baÅŸtan kaybetmektir. 

​

Mermilerini Hz. Peygamberin ÅŸu sloganıyla atacaksın: “Bismillahi Allahuekber raÄŸmen liÅŸÅŸeytanî ve hizbihi: ÅŸeytan ve partisi karşısında en büyük olan Allah’ın adıyla..." 

​

İkinci gün 21 taÅŸ atacaksın: Sırasıyla küçük, orta ve büyüÄŸüne 7’ÅŸer kurÅŸun... Toplam 21 eder. 

Mina

Ali Åžeriati’nin Hac (Åžura: 1991) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır..

​

En uzun vakfe, en son duruÅŸ, en son menzil! Yani arzu, ideal, hedef ve... Mina, temenni, aÅŸk! Bilgi ve bilinç aÅŸamasından sonra, son aÅŸama!

​

Åžimdi büyük olayın baÅŸlangıcıdır. Hacc, zirvesine yaklaşıyor.

​

Bugün Zilhicce'nin onuncu günü. Bayram günü, Kurban Bayramı!

​

Sabahın ilk ışıkları, MeÅŸ'ar geçidine süzülür ve Müslümanları nur çaÄŸrısıyla ayaÄŸa kaldırır.

​

DaÄŸ kemerlerinden, daÄŸ bellerinden, yarıklardan, yollardan patikalardan, küçüklü büyüklü mücahid ırmaklar, akarak birleÅŸir ve büyük nehir oluÅŸtururlar. Geçit yerleri daha da daralır ve nehirse gittikçe sıkışır ve sıkıştıkça güçlenerek akar.

​

MeÅŸ'ar'de vakfe son bulur. Tekrar göç vakti gelmiÅŸtir. Gönül, bir menzilden ayrılır, diÄŸer menzile yönelir.

​

Ak Tevhid ordusu, yola düÅŸmüÅŸtür. Geceyi silah temin ederek geçirmiÅŸ ve Allah'la konuÅŸarak kavga sabahını beklemiÅŸtir!

​

Meş'ar'ın "zahidler"i, şimdi Mina'nın "aslanları"dır.

​

BaÅŸlar coÅŸkulu, yürekler ateÅŸli, öfkeli, aÅŸkla dolu...

​

MeÅŸ'ar harekete geçmiÅŸ, Batı'ya doÄŸru ilerliyor. En görkemli menzil ilerdedir. Sabahın, bayram sabahının gülümseyiÅŸi, herkesin harekete geçmesine yetmiÅŸtir.

​

Ordu, cephenin üstünde çok dar ve çok çetin bir vadiye, "Muhasser" geçidine ulaşıyor. "Hücum!" emri gelir. Sel daha da sıkışıp tazyikleniyor. Cephe yakın. Kayalık ve çetin vadi, dar yatak ve "acele ol" emri! Hâlâ gecenin sakinliÄŸini, derin düÅŸünceleri üzerinde taşıyan ordu, süratle çevik ve atak bir duruÅŸa geçiyor, coÅŸku ve heyacanla Mina'ya koÅŸuyor!

​

Birdenbire o taÅŸkın ve hücuma geçmiÅŸ nehir, büyük ve geçit vermez bir setle karşılaşır!

​

Çarpar ve sonra durur, bir adım dahi atılamaz, sadece ordunun son kısmında cılız bir hareket göze çarpar.

​

Ne oldu?

​

Bu dünyada böylesine gürleyen, böylesine hışımlı bir nehri, apansız bir ÅŸekilde, beklenmedik bir yerde durdurmaya hangi engelin gücü yeter?

​

Böylesine kesin ve etkili "dur" emrini hangi ferman verebilir?

​

"Dur" emrini kim vermiÅŸtir? Tulu': güneÅŸin doÄŸuÅŸu

​

"Saldır" emrini veren de odur. Ordu, Mina sınırına ulaşmıştır.

​

Milyonlarca özgür asker ve gönüllü savaÅŸçının sıkı izdihamından oluÅŸmuÅŸ bu düzensiz ve ÅŸekilsiz uzun saf cephesi... Faazî bir çizgi üzerinde, bir "düzen/ordu çizgisi": hatt-ı nizâma durmuÅŸlardır.

Görünmez duvarın ardında askerî disiplin hattıyla silahlı hücumcular, yerlerinde duramamakta, güneÅŸin ferman vermesini beklemekteler.

​

GüneÅŸin ilk doÄŸuÅŸ ışıkları, geceyi her yerden sürüp atmıştır; fakat kendisinin, doÄŸunun yüksekliklerinde belirmesine çok kısa bir zaman kalmıştır.

​

Cenk ve aÅŸk için yerinde duramayan kara sevdalılar, Mina kapısının ardında, yek vücut, doÄŸmak üzere olan güneÅŸin yolunu beklemekteler.

​

Sabah Arafat'tan yükselir ve dağın ardında "soluklanır",

Birdenbire aydınlık seli vadiye akın eder. GüneÅŸ, dağın üstünde belirir ve geçiÅŸ emrini verir!

​

Mutluluk nidası, güneÅŸ nehri ve insan seli birbirine meczolur ve Mina geçidinden aÅŸağı akın ederler.

Bu topluluk ÅŸimdi sadece beyaz barış güvercinlerinden deÄŸil, ondanda öte silahlı savaÅŸ mücahidlerinden oluÅŸmaktadır.

​

Ve iÅŸte sınırdan geçiÅŸ emri, Mina'ya saldırıya baÅŸlama emri, Zilhicce'nin onuncu günü sabah güneÅŸinin elindedir.

​

Mina batıdadır, Arafat ise doÄŸuda. Ordu, Mina'ya yönelmiÅŸtir. GüneÅŸ arkadan doÄŸmakta, Arafat'ın üstünden dar Mina vadisine dökülmekte. GüneÅŸ de haccetmekte, Arafat'ta doÄŸmakta, MeÅŸ'ar'dan geçmekte ve Mina'ya girmektedir.

​

Silahlı ve kararlı Tevhid ordusu, Mina'ya, savaş alanı Mina vadisine iner!

​

Åžeytan TaÅŸlama

Her biri, düz bir çizgi üzerinde birkaç yüz metre arayla birbiri ardına kurulmuÅŸ üç karargah. Her biri bir "hatıra sütunu", bir "heykel", bir "anıt", sembolik bir biçim bir "put"!

​

Akın eden, saldıran ordu, geçite, boÄŸaza varır. Elde küçük taÅŸlar, amade bir biçimde durmakta!

"Birinci puta varırsın (ilk taş atma eylemi):

​

Vurma, geç! "ikinci pufa varırsın (ortanca taÅŸlama):

​

Vurma, geç! "Üçüncü pufa varırsın (son atış): bırakıp geçme, vur! Niçin?

​

Yoksa akıllı, deneyimli öÄŸütçüler, insana kılavuzluk eden öÄŸretmenler, mantıklı insanlar, "yavaÅŸ, aheste, düzenlice...." demezler mi?

​

Fakat burada İbrahim'in hükmü geçer: "İlk hamlede sonuncuyu vur"!

​

SavaÅŸ bitmiÅŸtir. Sonuncusu düÅŸürülünce, birinci ve ikincisinin ayaklan üstünde duracak güçleri kalmaz. Birinci ve ikinciyi ayakta tutan bu sonuncusudur.

​

Sonuncu cepheden dönüyor musun? O halde Kurban'dan baÅŸka iÅŸin yok. Fethi ilan et!

Son üs düÅŸtüÄŸünde, sefer senindir.

​

Zafer ÅŸenliÄŸi düzenle, İhram'dan çık; gündelik hayat elbiseni giy, koku sürün, süslen. Özgürsün, insansın. Mina’da galip geldin, İblis'i fethettin, yendin.

​

Daha ne diyeyim? İbrahim'sin!

​

Şimdi o noktaya ulaştın ki artık "O"nun yolunda İsmail'ini kurban edebilirsin!

​

Kurban

Ey büsbütün "hak' olmuÅŸ, ey Mina'ya gelmiÅŸ insan! Bıçağı İsmail'inin gırtlağına daya!

​

Ve... Bir koyunu kurban et.

​

Zira İbrahim'in Rabbi, kana susamış deÄŸildir. Senin İsmail'ine muhtaç da deÄŸildir.

​

Allah bizzat, senin İsmail'inin fidyesini öder. Bütün bunlar seni çekebilmek içindi buraya, evinin kara sıkıntısından! Ey Iblis'in üç gölgesinin kurbanı!

​

Ne ilginç bir ÅŸey! Bu daÄŸlarda insana ne dersler öÄŸretiyorlar!

​

Åžimdi İbrahim olmuÅŸsun artık, İblis'i yere yatırmışmısın. İsmail'ini kurban yerinden götür. Kesip kurban etmen gereken, İsmail deÄŸil, İsmail bağı idi, Iblis'in oyuncağı İsmail bağı. İsmail'in kendisi, Allah'ın mahbubu, atiyyesidir. İsmail'i sana Allah bağışladı. Åžimdi onun fidyesini ödeyen de Allah'dır.

​

Bayram

Åžimdi her ÅŸey sona erdi. Hacc bitti. Nerede? Mina'da! İlginç! Mekke'nin arkasında! Mina, Mekke ile sınırdır, Mekke'nin banliyosudur, Ka'be'ye birkaç adımlık yerde!

​

Hacc niçin Ka'be'ye varmadan son buldu?

​

Bugün Zilhicce'nin onu. Kurban Bayramı, Hacc sona erdi. Fakat yarın, Zilhicce'nin onbirinci günü ve öbür gün, yani Zilhicce'nin on ikinci günü de çaresiz Mina'da kalırsın.

​

Onüçünü de Mina'da geçirebilirsin, tercih senin. Bu üç günde Mina bölgesinden çıkmak yasak! Ka'be'yi tavaf için bile geceleyin dışarı çıkmaya hakkın yok. Niçin? Çünkü ÅŸeytan taÅŸlama bitmiÅŸ, Kurban ifa edilmiÅŸ, ihramdan çıkılmış, Bayram töreni yapılmış, bütün İhram yasaklan kaldırılmıştır.

Peki öyleyse niçin bir milyondan fazla insanın, ÅŸehrin dışında, bu kuru vadide üç gün kalması gerek?

​

Oturalım da Hacc'ı düÅŸünelim diye mi?

​

Yaptıklarımızı ortaya koymalı, düÅŸünüp idrak etmeliyiz. Oturalım da dünyanın dört bir yanından gelerek burada toplanmış, aynı aÅŸk ve aynı imanla yoÄŸrulmuÅŸ olan fikirdaÅŸlarımızla, dert ortaklarımızla, yoldaÅŸlarımızla, dert, acı, ihtiyaç, sıkıntı, güçlük ve ülkülerimizi orta yere serip konuÅŸalım. Müslüman ülkelerin bilginleri, dünyanın bütün kıtalarından gelmiÅŸ sorumlu aydınlar, ülkelerinde sömürü, zulüm, fakirlik, cehalet, hurafe, nifak ve fesatla mücadele halinde olan Müslüman mücahidler birbirleriyle tanışmalı, söyleÅŸmeli, birbirlerinden yardım istemelidirler. Dünya Müslümanları kendi çaÄŸlarındaki İslam dünyasını ve İslam'ı incelemeli, süper güçlerin ve onların yerli iÅŸbirlikçilerinin tehlike, tuzak, komplo ve düÅŸmanlıklarım ortaya koymalı, çözüm yolu aramalıdırlar.  

​

Mekke'nin dışında, Mina'da, dünyanın yaklaşık bir milyon Müslüman temsilcisinin üç gün zorunlu duruÅŸu...

​

Evet bu daÄŸlık vadide üç günlük bekleyiÅŸ. Bu vadide ne görmeye deÄŸer bir yer ne yapacak bir iÅŸ ne alışveriÅŸ yapacak bir pazar veya çarşı, ne ferahlamak için bir gezi yeri, ne yaÅŸam için bayındır bir yer var! Hiçbir ÅŸey yok yani!

​

Nitekim Peygamberin buyruÄŸuyla burada ev yapmak da yasak.

​

Böyle bir zeminde, böyle bir zamanda, dünyanın her köÅŸesinden gelmiÅŸ olan bir milyonu aÅŸkın Müslüman insan, birbirini ve birlikte düÅŸünmeden Haccı bitirmemeli, yeryüzüne dağılmamalılar.

Çünkü Hacc, birlikte Mikat'tan Mina'ya gelmektir. Arafat, MeÅŸ'ar ve Mina durağı daima vardır; fakat her zaman Hacc yoktur.

​

Bu günlerin dışında yılın diÄŸer günlerinde gelirsen, boÅŸuna gelmiÅŸsin demektir. Bugün burada Allah'la dopdolu bir havayı solursun. Yarın halk gittiÄŸinde, burası da yeryüzünün diÄŸer yerleri gibi bir yer, tek özelliÄŸi susuzluk ve bayındırsızlık olan bir yer olur.

​

Hacc'ı tamamlayıp İbrahimî zirveye, "İsmail'ini kurban etme" derecesine çıktın.

​

Evet öyle; Fakat bu iÅŸin bittiÄŸi anlamına gelmez, henüz baÅŸtasın. Bütün bunlar, "kendine hizmet" ten "halka hizmet" e eriÅŸmen içindi.

​

Bayram Sonrası Taşlama

İlk gün, birinci hamlede son puta saldırdın ve sonra İsmail'inin kurban yerine yöneldin,

İhramdan çıktın; fatih olarak çıktın, sevinçle bayram yaptın!

​

Åžimdi ikinci gündeyiz: ÅŸeytan taÅŸlamaksın, yalnız her üçü putu da!

​

Bu kez sırayla: ilk önce birinci putu, ikinci olarak ortadaki putu ve üçüncü olarak son putu...

​

Üçüncü gün dahi her üç putu da sırayla taÅŸlamalısın. Dördüncü gün Mina'da kalabilirsin de gidebilirsin de. EÄŸer kalmayı tercih edersen önceki iki gün gibi üç putu taÅŸlaman ve eÄŸer gidersen, geride kalan silahı, Mina cephesinde, toprağın altında bir yere gizlemen gerekecek!

​

Emirdir!

​

Bayram sonrası "teÅŸrik günleri" ni, ÅŸeytan taÅŸlayarak geçirmek için Mina'da durmalısın.

​

Bu ne demek?

​

Zilhicce'nin onunda İbrahimî kurb makamına eriÅŸtim, İsmail'in fedakarlık ve özveri gücünü elde ettim. İlk günün ilk hamlesinde İblis'in son üssünü yerle bir ettim, kurban kestim, İhramdan çıktım. SavaÅŸ, zaferle sonuçlandı. Bunu kutladım. Mina fethinden sonra hâlâ niçin savaÅŸ? DüÅŸmanın son kalesi düÅŸtükten sonra hâlâ niçin taÅŸlamaya devam?

​

Derstir bu!

​

Cansız yere serilmiş olan şeytanın, tekrar canlanıp ayağa kalkabileceğini asla unutma!

​

Sen ey saf dil savaÅŸçı, düÅŸüncesiz ve aydın adam!

​

Sen sanıyor musun ki Zilhicce'nin onuncu günü "akabe" meydanında düÅŸman karargahını yerle bir edip zafer kazanmakla, iÅŸ bitmiÅŸ, görev tamamlanmış olur, savaÅŸ elbisesini çıkarıp, barış elbisesini giyinebilir, koku sürünüp süslenebilir, zafer kutlamaları yapabilirsin; artık cihad tamamlanmış, artık tehlikenin kökü kazınmıştır; gerçekten Mina sahnesini terkedebilir ve serbestçe "Allah'ın Evi" ne girebilir, umutla, gönülden ziyaret ve ibadetinle meÅŸgul olabilir veya fatih olarak "kendi evi"ne dönebilir, kendi iÅŸ ve aşınla "meÅŸgul olabilirsin". Gerçekten böyle bir zanna kapılabilir misin?

Ey İbrahimî mücahid! Unutma ki Zilhicce'nin onuncu günü, "Fetih Bayramı" deÄŸil "Kurban Bayramı"dır! İsmail'i kesip öldürmek, Hacc'ın sonu deÄŸil, baÅŸlangıcıdır. Tevhid ordusu aÅŸk ülkesine varmıştır. Tevhid ordusu, idealini gerçekleÅŸtirme yolunda İblis'in direniÅŸ üssünü yerle bir etmiÅŸ, Mina'da galip gelmiÅŸtir. Fakat ey Tevhid mücâhidleri! İbrahimî devrim zaferinden sonra silahı yere koymayın, şımarıp muzafferce yiyip içmelerle oyalanmayın. YenilmiÅŸ olan düÅŸmanın dirilme tehlikesi hâlâ mevcuttur. İblis'in üç karargahı düÅŸmüÅŸ, fakat ayakları üzerinde dikilmekte, Mina toprağında kökleri bulunmaktadır. Fetih ve Kurban Bayramından sonra hamasî ruhu, her an hazır olma durumunu ve cihad halini korumalı, tam bir uyanıklık, zeka ve bilince sahip olmalı, MeÅŸ'ar'dan saldırıp Mina'da zafer kazanmış olan, belirlelenmiÅŸ düzenli bir program çerçevesinde disiplinli bir ÅŸekilde hareket eden bütün askerlerle iÅŸbirliÄŸi yaparak İblis'in üs ve kalelerini düzlemeli, yerle bir etmeli, kurÅŸun yaÄŸmuruna tutup ayaklarınızın altına almalı, kökünü kazımalısınız.  

​

Yani "Kurban Bayramı'nı yap, ama "Fetih/Zafer Bayramı"nı yapma.

​

Yani İhramını çıkar, ama ÅŸeytan taÅŸlamayı bırakma.

​

Yani Zafer "bir günde" kazanılabilir, ancak kendini muzaffer addedersen, birdenbire onu kaybedersin.

​

Yani hasım yenmek için sadece "bir atış", yok etmek için ise "yedi atış"!

​

DüÅŸman kalesinin düÅŸüÅŸü, "yedi darbe"yle, düÅŸmanın kökünün kuruması "yetmiÅŸ darbe"yle…

İlk gün, yani Zilhicce'nin onuncu günü elde ettiÄŸin zaferden sonra da mecburen iki gün daha kalmalı ve savaÅŸmaksın; fetihten sonra savaşı devam ettirip üçlü karargahları, sırayla tek tek ezmelisin.

​

Dördüncü gün, seçimini kendin yapmalısın. EÄŸer Mina'da iÅŸin bitmemiÅŸse, eÄŸer hâlâ tehlike hissediyorsan, kalabilirsin. EÄŸer kalırsan savaÅŸmalı; tıpkı iki gün önceki gibi her üç üsse sırayla üç hamle yapmalısın. Dolayısıyla savaÅŸ için MeÅŸ'ar'dan beraberinde "yetmiÅŸ kurÅŸun" getirmeli ve emrolunduÄŸun ÅŸeyi yaparak savaÅŸta mecburen üç üsse "yedi kez" hamle yapmalısın.

​

TaÅŸla, ey İbrahimî mücâhidi Ey ki "MeÅŸ'ar"dan gelmiÅŸ İslam eri! İman ve cihad ülkesi "Mina"da "İblis", her üç karargahında pusuda beklemektedir.

​

Sakın unutma, sen oldukça o da olacaktır.!

Mina ve Åžeytan TaÅŸlama

Bünyamin Erul'un Haccı Anlamak (Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı: 2004) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

​

Mina, aşırı istek, arzu demektir. Mina, Hz. İbrahim ile oÄŸlu İsmail’in, Allah’a olan aÅŸklarının sınandığı yerdir. Bu sınavda Hz. İbrahim, ahir ömründe kendisine verilen biricik oÄŸlunu Allah için kurban etmek; İsmail ise, bu uÄŸurda canını vermek gibi çok ciddi bir sınavdan geçmektedirler. Bir tarafta Allah’ın emri ve aÅŸkı, diÄŸer tarafta ise ciÄŸerparesi vardır ve her ikisi de sınanmaktadır. Allah sevgisi mi, evlat sevgisi mi? Allah sevgisi mi, yaÅŸama arzusu mu?

​

Hz. İbrahim durumu oÄŸluna açar ve görüÅŸünü sorar. Hz. İsmail’in cevabı kısa ve nettir: “Babacığım! Sana emredileni yap! Beni sabredenlerden bulacaksın!” (Saffât, 102) Bu cevap üzerine Hz. İbrahim, sevgili oÄŸlunun Allah yolunda kurban etmeye karar verir ve Mina yolunu tutar. Allah’ı her ÅŸeyden, herkesten daha çok sevdiÄŸini, Allah’a olan aÅŸkının her ÅŸeyin üs “Sonra insanların akın ettiÄŸi yerden siz de akın edin, Allah’tan bağışlanma dileyin!” (Bakara, 199) 

​

Ancak, peygamber de olsa, baba olabilmek için neredeyse tam bir asır bekleyen bir insan olan Hz. İbrahim’in karşısına o esnada ÅŸeytan çıkar. Bu kez, bir tarafta Allah’ın emri, diÄŸer tarafta ÅŸeytanın vesvesesi vardır. Ve İbrahimî kararlılık ağır basar. Hz. İbrahim, tercihini Allah sevgisinden, ebedî aÅŸktan yana kullanır. Kendisini Allah’a yaklaÅŸtıran yolda karşısına çıkan ÅŸeytanı, bugün taÅŸlamanın yapıldığı yerlerde defalarca taÅŸlar. Neticede baba-oÄŸul ikisi de Allah’ın emrine teslim olurlar ve bu ağır sınavı kazanırlar. (Saffât, 103-107) 

​

Aslında Hz. İbrahim ile oÄŸlunun sınavıyla, bugün bizim sınavlarımız pek farklı deÄŸildir. Ancak İbrahimî tavır takınmanın çok zor olduÄŸunda ÅŸüphe yoktur. Bu zorlu sınavda diÄŸer sevgiler ağır basıyorsa, burada yapılacak ÅŸey, Allah’tan istiÄŸfar dilemektir. Nitekim ayette de Allah’tan bolca bağışlanma dilenmesi emredilmektedir. Mina’da bu emri yerine getirip, kalbini Allah aÅŸkıyla doldurduktan sonra, ÅŸeytana ve taraftarlarına karşı icra edeceÄŸi protesto öncesinde hacı, Mina’da maÄŸfiret miÄŸferini giyer ve Hz. İbrahim’in ÅŸeytanla savaÅŸtığı savaÅŸ alanına onu taÅŸlamak üzere gider. 

​

TaÅŸlama, Hz. İbrahim’in kendisine engel olmaya çalışan ÅŸeytanı kovmak amacıyla ona taÅŸ fırlatmasını sembolize eder. Bir peygamber olarak ona ÅŸeytan gözükmüÅŸ ve o da Rabbi ile arasına girmek isteyen, kendisini engellemek isteyen ÅŸeytanı taÅŸlamıştı. “Hacca iliÅŸkin görevlerinizi benden alınız!” (Nesâî, Menâsik, 220) buyuran Allah Rasûlü de bu iÅŸlemi bizzat yapmış, onu insanlara da öÄŸretmiÅŸtir. 

​

Kurban Bayramı’nın 1., 2., 3. ve 4. günlerinde Mina’da bulunan ve halk tarafından “Büyük Åžeytan” olarak tabir edilen Akâbe Cemresi’ne, “Orta Åžeytan” olarak tabir edilen Orta Cemre’ye ve “Küçük Åžeytan” olarak tabir edilen Küçük Cemre’ye usûlüne uygun olarak taÅŸlar atılmalıdır. 

​

Bayramın birinci günü Büyük Cemre’ye 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise her üç cemreye 7’ÅŸer (21x3=63+7=70) taÅŸ atılır. TaÅŸlama küçükten büyüÄŸe doÄŸru yapılır. Ancak, Mina’da kalınmadığı takdirde dördüncü günü taÅŸ atılması gerekmez. Uygulamada bayramın dördüncü günü genellikle Mina’da kalınmamakta ve taÅŸ atılmamaktadır. (7+21x2=49) 

​

Bayramın birinci günü, Büyük cemreye tarif edildiÄŸi ÅŸekilde “7” taÅŸ atılır. TaÅŸlamaya baÅŸlamadan önce telbiyeye son verilir. TaÅŸlama, bayramın ikinci günü tan yeri aÄŸarıncaya kadar devam eder. 

​

Bayramın ikinci günü, küçüÄŸünden baÅŸlanarak her üç cemreye 7’ÅŸerden toplam 21 taÅŸ atılır. İkinci günkü taÅŸlama zeval vaktinde yani öÄŸleyin güneÅŸin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte baÅŸlar, gece tan yeri aÄŸarıncaya kadar devam eder. 

​

Bayramın üçüncü günü de ikinci günde olduÄŸu gibi küçük cemreden baÅŸlamak üzere her üç cemreye 7’ÅŸerden toplam 21 taÅŸ atılır. Üçüncü günde taÅŸlamanın zamanı zeval vaktinden yani öÄŸleyin güneÅŸin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte baÅŸlar, gece tan yeri aÄŸarıncaya kadar devam eder.

​

Bayramın dördüncü günü tan yeri aÄŸarıncaya kadar Mina’dan ayrılmamış olanlar, tan yerinin aÄŸarmasından itibaren güneÅŸ batıncaya kadar her üç cemreye “7”ÅŸerden toplam 21 taÅŸ daha atarlar. Tan yeri aÄŸarmadan Mina’dan ayrılanların bu günün taÅŸlarını atmaları gerekmez. Uygulama da böyledir. 

​

TaÅŸlamalarda, çok kalabalık olan gündüzün izdihamlı saatleri yerine, tenha olan gece saatleri, ya da akÅŸam saatleri tercih edilmelidir.

bottom of page