Arayan Ä°nsan
Ä°slam'a GiriÅŸ
Son günlerin hüznü bayramın habercisidir
Tolga UslubaÅŸ'ın "Böyleydi Osmanlı'nın Ramazanı" (YaÄŸmur:2006) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
​
​
​
​
​
​
​
​
​
Son gecesi bize bayram sabahını vadeden ramazanın yirmisinden itibaren insanları garip bir hüzün kaplardı. Müslümanların evlerinde ramazanın son günleri bir hastanın son demleri kadar hüzünlü geçer, diÄŸer yandan gelen bayram heyecanı o hüzünlü gönüllere ışık olurdu. iÅŸte bu ışık bayramın yaklaÅŸmasıyla baÅŸlayan tatlı telâşın bir diÄŸer adıydı. Ninelerin parmak hesabı ile bayrama dokuz gün kala, orta halli aile hanımlarının çoÄŸu, çarÅŸaflarını giyip peçelerini taktılar mı, soluÄŸu ya Kapalıçarşı'da, ya MahmutpaÅŸa'da alırlardı.
​
Zengin aileler ise bu alış-veriÅŸe dadısı ve bacısı ile birlikte gider, daha titiz, daha alafranga ÅŸeyler alacakları için Galata'daki Tring, yahut BeyoÄŸlu'ndaki Beyker MaÄŸazası ile Karlman MaÄŸazası'na giderlerdi.
​
Ä°ÅŸte bu söz konusu yerlerden bayram için gerekli olan ihtiyaçlar tedarik edildiÄŸi gibi çocuk ve hanımların bayramlık elbiselerinin dikimi hızlanırdı. Bu arada zengin aileler kendi ev halkı için daha ağır ve pahalı bayramlıklar diktirip, çocuklarına yeni bayramlıklar aldıkları gibi konaklarında hizmet eden kahya, divan efendisi gibi hizmetçilere de hane sahibi tarafından elbiselik çuhalar, ÅŸallar, hanım tarafından bütün ev halkına süslü iç çamaşırları, aÅŸçı başı ya bel futası diÄŸerlerine de ipekle karışık futalar konur, hepsi bohçalara sarılarak ayrı ayrı dağıtılırdı. Ayrıca bu hizmetçilerin hanımlarına yine konaktan çıkan evlendirilmiÅŸ kalfalara da süslü bayram elbiseleri, çocuklarına çamaşırlar alınır ve konaktaki cariyelere yine kendi arzularına göre elbiseler dikilir, çocukların ebeleri olan hanıma, konaktaki gedikli aÄŸalara ve tüm hizmet eden hademelere de icabına göre elbiselik çukalar ve iç çamaşırları hazırlanırdı. Ev ve konaklarda bulunan cariyelerin kahya kadınlar tarafından alınan elbiseleri bayramdan önce biçilir, dikilir, hazırlanır, verilecek iç çamaşırları da herkesin kıdem ve derecesine göre ayrılır, birer bohça içine konup hazır edilirdi. Bu iç çamaşırları ve içlerine konan bahÅŸiÅŸler bütün selamlık halkına hanım adına bayram gecesi ayrı ayrı dağıtılırdı. Hanımların lavanta ve kolonyalarını ise Sultanhamam daki Evliyazâde Ä°triyat maÄŸazasından alınırdı.
​
Çocukların tatlı heyecanı
Ertesi güne kadar sabredemeyip erkenden bayramlıklarını giyip sokaklarda dolaÅŸan çocuklara 'arefe böceÄŸi' derlerdi. Ekseriye bayram, arefe günü akÅŸam ezandan sonra ilan edilirdi. Ramazanın ilk gecesinde olduÄŸu gibi bayramı müjdeleyen davul sesleri çocuklarla beraber büyükleri de ruhani bir sevinç içinde heyecana getirirdi.
​
Bayram gecesi, bahÅŸiÅŸler kaselere, çamaşırlar bohçalara konularak dönme dolaba yerleÅŸtirilip haremden selamlığa verilirdi. Selamlıktan da hareme mukabele olarak un kurabiyesi yollamak adetti.
Bayram sabahı ortalık ışılarken minarelerde ilahi nameleriyle temcit verilir. Sabah ezanı okunur. Büyükler bayramlık elbiselerini giyer, süslenir, saçlar, bıyıklar, sakallar taranır, güzel kokular sürülürdü. Minarelerden temcidin tehlili ile vecd içinde camilere koÅŸarlar. Halk bayram namazları için omuz ve koltuklarında seccadeleri olduÄŸu halde gecenin yarısından itibaren bu meydana akın halinde gelir ve yer alırlardı. Bazen çok kalabalık da olur o zaman halk meydana (musallaya) sığmaz etraftaki sokaklara yayılır öylece namaza iÅŸtirak ederlerdi.
​
Bayram namazları gerçekten büyük bir azamet ve ihtiÅŸam içinde kılınır, namazdan sonra ilk tebrikleÅŸmeler cami içerisinde baÅŸlar, tanıdıklar burada, el öperek, musafaha ederek bayramlaşırlar, çıkışta da ulema veya me- ÅŸâyihin yahut yaÅŸça ileri olanların ellerini öpüp dualarını alırlardı.
​
Kabir ziyaretleri
Daha sonra konu komşu ziyaretleri başlardı. Memurlarda amirlerinin evlerine bayram ziyaretine giderlerdi.
​
Bu çok masraflı olan bayram ziyaretleri 1845 yılında resmen kaldırılmış memurların çalıştıkları yerde bayramlaÅŸmaları ve amirlerinin evlerine gitmemeleri bir kararname ile hükme baÄŸlanmıştı. Bu tür bayram tebriklerinin haricinde evleri ilk olarak bekçiler ziyaret ederlerdi. Bekçilerin birinin elinde sırık durur; o sırık evlerden birinin penceresinden uzatılır, içeriden de sırığın ucuna basma, mendil ya da deÄŸiÅŸik hediyeler baÄŸlanırdı. Mahalle bekçilerini Ä°stanbul'a has tulumbacılar takip ederdi. Bayram dolayısıyla ÅŸekerci dükkânlarından baÅŸka, her köÅŸe başında gelin askısı gibi süslenmiÅŸ ÅŸekerci sergilerinin önleri, müÅŸterilerle dolar boÅŸalırdı.
​
Uzak yerlerdeki ahbaplara ve akrabaya bayram ÅŸekeri götürmek adet olduÄŸu için herkes haline göre buna riayet ederdi. Ä°pek iÅŸlemeli çevreler, mendiller, çil çil kuruÅŸlar süslü çıkıncıklarla el öpmeye gelen çoluk çocuÄŸa verilirdi.
​
​